Fulden Ufacık

Kitabın sayfalarını çevirirken şunu düşündüm: "Bu adamı boşuna takip etmiyorlar, kendine has ironi bir anlatımı mevcut." 

"Bu kitapta geçen isimlerin, kişilerin, olayların bir kısmı gerçektir. Hangi kısmı gerçektir, o bende kalsın." satırları karşılıyor bizleri. Anlatı -ya da yazarın anılarını- okuyacağımı bu satırlardan hissettim. Kitabı anı türünden ayıran en önemli unsur, kesinlikle yazarın dili. İroninin ön planda olduğu, kimisinde kendisini yerden yere vurduğu ve kimisinde etrafına sövdüğü,  yazarın yaşamsal anılarını kaleme alması diyebilirim kitaba.

"Ben bunu yaptım. Bak sonuçlarını gör, sen de yapmasınız artık, ya da yap sen de çek cezanı." düşüncesi ile ikinci kitabını yazmaya koyulmuş hissi uyandırdı bende. Belki de bu etkiyi bana yazarın dili yarattı.

Kitabı okurken eğlendiğim yerler de oldu. Bazı kısımları da buruk bir gülümse ile okudum. Hepimizin başkalarına karşı gösterdiğimiz bir imaj var ancak bu imajın içerisinde yaşanılanlar neler? Ünlü bir twitter fenomeninin, dizi oyuncusunun ve yazarın yaşadığı bazı olayları okurken bu durumu düşündüm. Bir olay sadece içerisine girdiğinde o durum netlik kazanmaya başlar. İşte Ömür Özdemir'in anılarını okurken "görmek ve bakmak" arasındaki keskin farkı anlayacaksınız.

"Anlattıklarınızı dinleyen insanları biriktirin hayatınızda, siz anlatırken ne cevap vereceğini düşünenleri değil!"

Yazar, muzipli isyankar dili ile anılarını kağıda dökünce yazarın hayat hikayesini araştırdım. Hayatı umursamak istemeyen ancak hayatın içerisinde yer almayı seven birisi izlenimi verdi bana. Arkadaşlık, aşk ve aile ilişkilerinin de yer aldığı anılarının bir kısmında hayatına sövme de mevcut. Bu sövmeyi kimi yerde argo kelimeler kullanarak kimisinde de benzetmeler yaparak okuyucuya sunmuş. 

Kitabı okurken yazarın anılarını kafamda canlandırabildim. Bu sayede onun neler düşündüğünü daha net anladım. 

Özellikle, "Berbat Bir Hayat İçin 12 İpucu" bölümünde yaşamında aldığı bütün darbeleri, yaşadığı rezillikleri ve insan ilişkilerine gönderme yaparak okuyucuyu kendi hayatına yönlendirmiş. 

Düşündüren ve güldüren anıların yer aldığı güzel bir yolculuktu.

 Hayatın içerisinde yer alan karakterlerin öykülerini okuyacaksınız bu kitapta. Etrafta gördüğünüz -kimisine bakıp geçtiğiniz, kimisi için üzüldüğünüz veya üzüldükten sonra unuttuğunuz- karakterler sesleniyor sizlere.

Yazarın ilk öykü kitabıymış. Dili ustalıkla kullanması ve gözlem gücü sayesinde karekterler ne düşüyorsa en ince ayrıntısına kadar hissediyor ve onların yaşamlarına ortak oluyoruz. Karakteri çok geniş yelpazede tutmuş yazar. Kimi öyküyü bir çocuğun gözünden okurken, bazı öykülerde bir erkeğin düşüncelerine rastlarken, kimisinde bir kadın sesleniyor bizlere. Özellikle kadın karakteri incelikle seçerek sayfalarına serpmiş. Hepsinin ortak yanı ise okuduğumuz öykülerideki yaşananlarının yaşamın etkisiyle kaleme alınıp sayfalara döküldüğü...

Öykülerinde sisteme eleştiriler mevcut. Bu eleştiriyi iş arayan, emeklerinin karşılığını alamayan ve hayatlarından mutsuz olan insanlar üzerinden aktarıyor okuyucuya. Öykülerin çoğunda bir adelet ve yaşam arayışı sizleri karşılayacak. Yaşanılanları anlamaya çalışan karakteri okurken gözünüzün önene bildiğiniz ancak hayat mücadelesinden unuttuğunuz kareler gelecek.

"Arsız, yüzsüz olmak ayrıydı, hakkını aramak ayrı."

On yedi öykünün yer aldığı eserde en çok çocukların diliyle anlatılan öyküleri beğendim. O saf ve her şeyi fark eden çocukların hayata tutunuşlarına şahit oldum.

Bazı öyküler mektup, bazı öyküler ise günlük biçiminde kaleme alınmış. Her öykünün ortak noktası ise anlatılması gereken konuların karakterler üzerinden sessizce ancak her bir ayrıntısı gösterilerek aktarılmasıdır.

Sizden, bizden ve herkesten olan karakterlerin ruhunu anlayarak ayrıntıların eşsiz gücü ile okuyucuyu buluşturuyor yazar. Hem tanrısal hem de kahraman anlatıcı ile öykülerini yazmış. Bu sayede okuyucu düşüncelerin derinliklerine dalabiliyor.

"Çocukların gözlerinde gördüm yitirdiğimi; aynaya baktığımda artık kendi gözlerimde göremediğim, insanın içini sıcacık eden şeyi."

Tadı damağımda kalan ve beni yeniden sorgulatan öyküler okumak keyifli bir yolculuktu. Eğer öykü türünde eserler okumaktan hoşlanıyorsanız bu kitaba bakabilirsiniz.

Halil Cibran'ın ölümünden sonra yayımlanan Gezgin, kısa öyküler içeren bir eser. Kitap, bir Gezgin'in anlattığı kısa ama derin anlamı öykülerden oluşuyor.  Kitaptaki öykülerin kimisi birkaç cümleden kimisi de en fazla bir buçuk sayfadan oluşmaktadır. 

Halil Cibran'ın eserlerine bu kitap ile başlamanızı tavsiye etmem. Çünkü içerisinde yer alan öyküleri okurken Halil Cibran'ın eserlerinden aldığım hazı bu kitapta çok fazla hissedemedim. İçerisinde anlam olarak derin ve insanı düşündüren öyküler mevcut. Belki de beklentim yüksek olduğu için istediğim etkiyi alamadım. Hikayelerdeki olaylar ve insan diyalogları ile okuyucuyu içsel ve dışsal yolculuğun izlerini takip etmesine yardımcı oluyor.