Fulden Ufacık

Hayatın içerisinden çıkmış 13 öykü karşılıyor sizleri bu kitapta. Her öykü ayrı bir dünyanın kapasını aralarken yaşamın tozlu yolunu okuyucunun önüne seriyor.

Aile dizileri tadında okurken dudağınızda hafif bir tebessüm ve sayfaları birer birer çevirirken kafanızda düşüncelerin dolaşacağı bir kitap Güz Basamakları... Çayeli Apartmanı'nda yaşayan her daire sakinin evine konuk olacaksınız. Bazı yaşananlara kızıp, bazılarında sevineceksiniz, tıpkı hayatın kendisi gibi...

"Bu hayatta canımız yanacak diye düşünürsek yaşayamayız, nefes dahi alamayız. Bazen hayal kırıklıklarımız olacak bazen mutluluk kapıyı tıklatacak, önemli olan bizim de kendimize ve bizi sevenlere o kapıyı açık tutarak bir şans vermemiz."

Aile, dost, sevgili ve kardeş olmanın ne demek olduğunu tıpkı apartmandaki sakinler gibi yaşayarak adım adım öğreneceksiniz. Kitabı severek okumamım nedeni her ailenin ve karakterin biribirinden farklı özelliklere sahip olması oldu. Yazar kaleme aldığı karakterlerin hepsinin hayatın içerisinden seçmiş. 

Yazarında dediği gibi bu apartman sakinlerinin renkli hayat hikayesi mevcut. Yaşanmışlık dolu sahnelere tanık olan Çayeli Apartmanı, yılların geçse de anıların saklandığı duvarları ile karakterlerin geçmişine ve geleceklerine doğru okuyucuyu güzel ve düşündürücü bir yolculuğa çıkarıyor.

Aşkın ve hüznün yan yana oluşuna, tabularında kalmak isteyen ailelerin inatlarına, kendini kurtarmaya çalışan kadınların ayak seslerine, yapılan bir davranışın veya söylenen bir sözün insanların hayatını nasıl etkilediğine ve daha nicelerine şahit olacaksınız bu kitapta.

Yazarın her bir karakteri ayrı ayrı düşünerek ilmek gibi işlemesini çok sevdim. Böylelikle apartmandaki her dairenin kapısını çalarak onların hikayesini seyredebiliyor okuyucu.

Kitap, Şefika ve Ayşe'nin evindeki bir olay ile başlayarak yavaş yavaş bütün apartman sakinlerinin evine uğrayarak devam ediyor. Onlarla yaşamın ne olduğunu ve onların yaşadıklarını okurken aslında hayatın önemini ve insan olmanın değerini yeniden keşfediyorsunuz.

Yazarın akıcı dili sayesinde okuyucu kitabın içerisine kolaylıkla girebiliyor. Karakterlerin hepsinin pişmanlıklarını, acılarını, sevinçlerini ve mutluluklarını okuyacağınız bu kitapta kaderin ne olduğunu da düşüneceksiniz.

Eğer bu tarz kitaplar okumaktan hoşlanıyorsanız bu kitabı severek okuyacaksınız. 

Mısır'ın Tanrılarına, firavunlarına, doğaüstü olaylarına, inanışlarına ve hayvan figürlerine doğru masalsı bir yolculuk yapacaksınız bu kitapta. Kamuran Şipal'in derleyip Türkçeleştirdiği bu kitapta Mısır'ın gizemli dünyasına doğru adım atacaksınız.

Benim gibi Mısır inanışları, firavunları ve inandıkları mit Tanrıları hakkında daha önceden pek bilginiz yoksa kitabın içerisinde yer alan "Sözlük" kısmından öğrenmek istediğiniz kişi, yer veya kelimeye bakabilirsiniz. Bu sayede okuduğunuz masalda geçen kişinin Mısır inanışına göre hangi Tanrı olduğunu veya hangi sülalenin firavunu olduğunu öğreniyorsunuz ve kafanızda olaylar daha net bir şekilde canlanıyor.

Masallarda beni şaşırtan kısımlardan birisi de Hayvan Masalları oldu. Mısır Masalları herkesin aklında var olan hiyerarşiyi bu masallarda yıkıyor. Bazı masallarda fare kedinin efendisiyken bazılarında da kedi farenin efendisi oluyor. Bazı masallar günümüze kadar resimler ile gelmiş ve bu resimlerin kitabın içerisinde olması büyük bir özenin göstergesi bana göre.

Sadece hayvan masallarında değil, aynı zamanda Mısır'ın Mit Tanrıları için yazılan masalların bazılarında da resimler mevcut. Bu sayede Mısır Tanrıları'nın o dönemdeki insanların gözünden görmüş olacaksınız.

Masalların içerisinde Mısır inanışına göre yapılan eylemlere de rastlayacaksınız. Bazı masallarda büyücülerin önemine de dem vuruluyor. Yapılan büyüleri okurken hayal gücünün zenginliğine şahit olacaksınız.

Masal okumayı seven yetişkinlerin severek okuyacağını düşünüyorum bu kitabı. Aynı zamanda Mısır kültürüne meraklı olan ancak hangi kitap ile başlayacağını bilemeyen kişiler için güzel bir öneri olur. İçerisindeki resimler ve sözlük kısmı ile Mısır hakkında bilgi edinmiş, ayrıca yazılan dönem ile ilgili fikir sahibi olurlar.

Bu türdeki kitapları okumayı seviyorsanız bu kitaba bir şans verebilirsiniz. 

Atatürk'ün yaveri olan Salih Bozok'un, Atatürk'e duyduğu derin sevgiye ve onların dostluğuna şahit oluyoruz bu kitapta. Küçük yaştan itibaren birbirini tanıyan iki insanın kalplerindeki vatan sevgisi ile ülkeleri için yaptıkları fedakarlıklarını yeniden hatırlamak benim için oldukça anlamlıydı.

Salih Bozok, oğlu Muzaffer'e Atatürk'ü ve Milli Mücadele'nin nasıl meydana geldiğini anlattırken Atatürk'e olan hayranlığını içten duygular ile aktarıyor. Bu duygular Zülfü Livaneli'nin kalemi ile birleşince ortaya sizi derinden etkileyecek bir eser çıkıyor.

Salih Bozok, Atatürk'ü çocukluğundan beri tanıdığı için onların birlikte büyümelerine yeniden şahit olacaksınız bu kitapta. Aynı yolda emin adımlarla yürümelerini okurken yaşılan onca zorluğa rağmen Atatürk'ün umudunu ve vatan sevgisini tekrardan yüreklerinizde hissedeceksiniz. Atatürk'ün üstün ve ileri görüşlü zekasını yaptığı her adımda göreceksiniz. Düşünerek, yaşanacakları önceden tahmin ederek emin adımlarla yürüyen lideri, Salih Bozuk'un gözünden o dönemde yaşanılanların ülkemiz için ne kadar önemli olduğunu ve bu ülkenin hangi şartlarda bugünlere geldiğini okuyacaksınız.

"Savaş kahrolmak demektir oğlum.Gece gündüz burnuna dolan ölüm kokusundan yıllar boyu kurtulamamak demektir. Açlık, susuzluk, dizanteri, hastalık ve hatta aklını oynatmak demektir."

Ergün Gündüz'ün yapmış olduğu resimler ile unutulmaz sahneler aklınızda canlanacak. Bir dostun gözünden Atatürk'ün okul hayatı, askerliği, aile ilişkisi, sosyal yaşantısı, hayvan ve doğaya olan sevgisini okurken kendinizi onların yanında hissedeceksiniz.

Herkesin okuması gereken kitaplardan birisi.