Emirhan Sarıca Kaktüs ve Lavinia

20:53:00

Sizleri bir hastahanenin odasına götüreceğim. İki genç insan. Hayatlarının baharında olmaları gereken en son yerdeler. Ancak orada olmasalardı birbirlerini tanıyamayacaklardı. Bazen yaşanması gereken anılar ve olaylar vardır. Alar ve Bartın'ın da yaşayacakları, anlayacakları ve en önemlisi hissedecekleri var. Okuyuca anlatmaları gereken bir hikayeleri... Peki onların hikayesi ne?

Alar, pankreas kanseri, sayılı günlerinin olduğunun bilincinde hayatı akıp giderken onunla aynı odayı paylaşacak bir hasta gelir. Bu kişinin hayatını renklendireceğinden habersizdir Alar. Onunla tanışmadan önce bazı şeylerin farkında bile değilken Bartın'dan sonra hayata dair düşünceleri şekillenir. Bartında ise beyin tümörü bulunmaktadır.

Henüz on altı yaşlarında olan bu iki gencin hayata olan bakış açılarını, yaşadıklarını özellikle de duygularını okuyacaksınız bu kitapta. Hayatın onlar için anlamını okurken belki de mutluluğun hemen yanı başınızda olduğunu hatırlayacaksınız.

"İnsan yaşardı. İnsan istediği gibi yaşamaya çalışırdı.
Bazen bir hastalıkla, bazen başka bir insanla, bazen şehirle; bazen ise imkanlarla kısıtlanırdı.
Hayat yaşamaya değer miydi?"

Kitabı okurken duyguları hissederek okumanızı tavsiye ederim. Şiirlerin ve şarkıların melodisini kulaklarınızda duyarak, onları anlayarak sayfaları çevirmelisiniz. Sayfaları çevirirken onları yanı başınızda hisseceksiniz.

Bazı yerlerde -erkek ve kızın aynı odada kalması gibi- mantık hatalarını görmezden gelerek sadece yaşananların sizde bıraktığı duygu yoğunluğuna odaklanmalısınız. Zira ben kitabın son cümlesini okuduğumda onları yanımda hissettim.

Emirhan Sarıca'dan okuduğum ikinci kitap. Yazarın genç olmasına rağmen kaleminin iyi olduğunu düşünüyorum. Kitabın dil olarak sizi yoracağını sanmıyorum. Hatta bir sonraki sayfalarda neler olacak diye merakla okuyacaksınız. Kalemi daim olsun.

Eğer duygu yüklü kitaplardan hoşlanıyorsanız bu kitaba bir şans verebilirsiniz.