Durumavii Gül Yarası "Güzeşte"

14:31:00

Geçmişin ayak izleri karşılarına çıktığında ikisi de affalladı. Ne yapacaklarını bilemeden baktılar birbirlerine. Kadın kaçmak istedi. Adam ise sırtındaki ihanet bıçağının onu daha çok öldürdüğünü düşündü. Peki ya unutulamayan aşk? O nerede ve ne yapıyor?

Zengin olarak yaşamanın hayallerini kuran biriydi Gül. Zengin olup güzel bir evde yaşayıp en güzel kıyafetleri giyecek istediği her şeyi yapacaktı. Onun deyimiyle içinde yaşadığı çukurdan çıkacaktı. Peki para her şeyi satın alabiliyor muydu? 

Mehmet güzel seven bir adamdı. Severken Gül'ü düşünen onun için her şeyi yapacak biriydi. Onun için onun hayalleri için her şeyi yapacak biri...

Gül o hayali için Mehmet'i bırakıp gittiğinde Mehmet'in sırtında bir bıçak oluşur. 17 yaşında zengin olmanın hayallerini kuran bir kız için o bıçak önemli değildir. O hayallerine ona sunan Oğuz'un peşinden gidip ona sunulan zenginliği yaşamalıdır. Mehmet ile olacağı geleceği, ne olacağını bilemediği o geleceği elinin tersiyle iter.

Ve Gül'e kızmaya başladığın nokta bu oldu. "O kadar güzel seven bir adamı neden bırakıp hiç tanımadığın birinin peşinden gidiyorsun?" diye sitemler ederek okumaya devam ettim. Bir yanım Mehmet'e acıdı. Ona üzüldüm. Bir yanım Gül'e kızdı. Ona sinirlendim.

Bu ihanetin ardından on yıl geçtiğinde Gül zengin hayatın içinde yaşayan herkesin tanıdığı bir kadındır. Fakat artık büyümüş ve yaptığı hatanın pişmanlığını içinde yaşayan biri olmuştur. Zenginlik ona mutluluk getirmemiştir. Sevgisiz, yaşayan bir kadın olmuştur. Ruhu çoktan ölmüş bedeni ile yaşayan bir kadın. Bu kadın sadece oğlu için yaşar. Oğlu için mutlu olmak ister.

Gül kendi ayakları üstünde durması gerektiğini anladığında sırtına ihanetin bıçağını sapladığı adamı görür. Mehmet'i.. 

İlk karşılaşma, ilk bakış ve Mehmet'in gözlerindeki nefret.. 

Mehmet artık zengin bir adamdır ve elinde her şey varken kendini insanlardan korumak için kalkan oluşturduğu bu zamanda neden karşısına ihanetin acısı çıkmıştır? O eski Mehmet'ten eser yoktur. Artık Mehmet o şiir seven adam, kendi küllerinden yeni birini yaratmıştır. 

Ve kitapta onların karşılaşmalarından sonra yaşadıklarını okumaya başlıyoruz. 

Kitapta hem Gül'e hem Mehmet'e kızdım. Okurken kendimi onların yanında hissettim. Bir şeyleri düzeltmek isteyen ama başaramayan insanlar gibi sadece yaşananlara baktım. Aşkın Gül Yarasını izledim. İzlerken üzüldüm. İçim burkuldu. 

Gül'ün pişmanlığı hissettiğimde onun için üzüldüm. Peki sizce aşk ikinci bir şansı hak eder mi? Affetmek kolay mıdır?

Yazarın dilini beğendiğimi sizi hikayenin içine çeken kalemiyle okuyucularına Gül ve Mehmet'in hikayesini sunduğunu söylemek istiyorum. Kitabın sonunda boğazımda bir yumru ne yapacağımı bilemeden öyle baktım. Ve bana göre karakterlerinin ruh dünyalarını yansıtabilen kitaplar okuyucuyu kitapların içine çeker. Bu kitapta onlardan biriydi.

Eğer aşk türünde romanlar okumayı seviyorsanız bu kitaba bakabilirsiniz.

”Öfkem kendimeydi. Çünkü benim başıma gelen her şey yine benim yüzündendi.”


”İnsan cebi boş olunca ölmüyordu da kalbi boş olunca ruh ölümü gerçekleşiyordu. Ruhum ölmüştü benim de bedenim ise hayatı yakaladığı yerden yaşamaya devam ediyordu.”


”Meğer evi ev yapan duvarları tuğlaları değil, içinde yaşayan insanlarmış.”

"İnsanlar; yorgun biri için gürültü kirliğinden başka bir şey değillerdi."



You Might Also Like

2 yorum

  1. Üzülerek söylüyorum ki, Pamuk Prenses, Kul Kedisi, Uyuyan Güzel gibi masallarla büyüyen çocuklar, maddi kuvvetin ruhu da doyuracağını zannederek ve memnun olmadığı hayatından beyaz atlı prenslerinin gelip onları kurtaracağını düşünerek büyüyor. Ayakları yere basan ve ne istediğini bilen bireyler yetiştirmek zorundayız. Söylemesi kolay tabi ama bir yerden başlamak lazım. Tanıtım için teşekkürler. 😍

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kesinlikle katılıyorum güçlü, kendinden emin bireyler yetiştirmeliyiz.

      Sil