İsimsiz Sesler Abdülkadir Özkan
16:29:00Öncelikle bu öykü kitabının yorumunu yaparken zorlandım. Çünkü bana göre öykülerde bir eksiklik vardı. Sanki ben o öyküleri izlerken bir anda film kopuyor ve başka bir şeyler izliyormuşum hissiyle okudum öyküleri. Öykülerin içinde fabl türünde yazılmış eserler de vardı. (Bana göre fabl türünde olan eserler öykülerden daha iyiydi. Çünkü orada bu kopukluğu yaşamadım.) Bir diğer durum ise bir öyküyü tam bitti sanıyorsunuz ama diğer sayfada başka bir isimle devamı var. Bu da bir okuyucuyu yoracak cinsten. Belki bazı okuyucular sever ancak benim okurken kafam karıştı. Şunu dedim kendime: "Aa bu öykü bitmemiş miydi? Neden böyle oldu ki? "
Yazar önsöz'ünde "yer yer realist, romantik, sptitüalist (ruhçuluk) ve epik yaklaşımlarla karşılaşacağınız gibi yer yer tiyatral imgelerle bezenmiş hikayeler de mevcut." şeklinde öykülerinin temasından bahsetmiş.
Sptitüaslitten bahsetmem gerekirse;
"Latince ruh anlamına gelen spiritus sözcüğünden türetilmiş olan spiritüalizm, öte alemcilik olarak da ifade edilmektedir. Ve günümüzde spiritüel, spiritüellik, spiritüel enerji, spiritüel insan gibi kavramların her geçen gün biraz daha fazla insanın dikkatini çektiğini görüyoruz."
Yazar, bu akımı dinsel olarak öykülerine aktarmak istemiş. Dine inanma(özellikle bazı öykülerinde buram buram hissediliyor) , sonsuzluk, Öteki Dünya, Dua gibi Spritial özellikleri öykülerinde kullanmış. Bunu yapmasının sebebini günümüzde bir çok insanın maddeye bağımlılığını eleştirmek istiyor. Günlük yaşamda maddenin insan üzerindeki etkisini aktarmak istemiştir. Aslında değinilmek istenen konu güzel ancak hikayeleri okurken bir kişinin ilk başta bu durumun aklına gelmeme olasılığı yüksek. Yazar, okuyucusunu kendi hayatını sorgulamasını istiyor. Kendi hayatlarını düşünmesini istiyor.
Eğer öykü türünde eserler okumak istiyorsanız bence bu kitapla başlamayın. Sizi yoracağını düşünüyorum.
Şimdi gelelim içinde bulunan yirmi üç öyküye:
İlk öykü İsimsiz Sesler. Her zamanki yalnızlığı ile tek başına yaşayan anlatıcı, her şey normalken isimsiz sesler duyar. Görüntü olmayan, sesten başta bir şey duyulmayan isimsiz seslerin hikayesi.
İkinci öykü Yakışıklı Deli. Orta yaşlı, yakışıklı, bakımlı ve düzgün giyimli bir adam... Fakat aşık olduğu kadın yüzünden aklını kaybetmiş. Düşünmekten delirmiş. Fazla düşünmek iyi midir? Onu tanıdığını zannedenler ona Yakışıklı Deli ismini takmışlar. Ama o kendini aşk olarak adlandırmıştır. Peki aşk bir delilik midir? Ahmet ise ondan öğreneceği bir şeyler olduğunu düşünerek peşine takılır. Hikaye başlar.
Üçüncü öykü (fabl) Aslan Ve Tilki. Aslan ve dostu olan Tilki'ye ormanda yürüyüşe çıkmayı teklif eder. Fakat bu sefer aslanın bir planı vardır. Onlara kulak veriyoruz bu fabl'da.
Dördüncü, beşinci ve altıncı öykülerde Melez Böcek olan Mecik Böceğin anılarını okuyoruz. Dördüncü öykünün ismi Mecik Böcek, beşinci öykünün ismi Mecik Böcek: Rüzgarın Azizliği, altıncı öykünün ismi Mecik Böcek: Bir Üsküdar Akşamı. Mecik Böceğin annesi tahtakurdu babası tahtakurusuymuş. Tabi ondan dünyada bir tane olunca ona sihirli anlamına gelen Magic lakabını takmış arkadaşları. Mecik denmesinin asıl sebebi inat olmasından dolayı çünkü bu bölgede mecik, oğlak anlamına geliyor. Bu öykülerde onun hayatını yaşadıklarını eğlenceli bir dille okuyoruz.
"Oğlum eğer korkmak seni eylemden alıkoyuyorsa, bu durumu hiçbir zaman iyi yönde değiştirmeyecek. Eğer menziline ulaşmak istiyorsan harekete geçmelisin, aksi takdirde ne olacağını düşünmekle sadece yerinde saymaya devam edersin."
Yedinci, sekizinci, dokuzuncu ve onuncu öykülerde bir kişinin askerde yaşadıkları anlatılmaktadır. Yedinci öykünün ismi Asker, sekizinci öykünün ismi Asker: Fahri Çavuş, dokuzuncu öykünün ismi Asker: Bu Dağlar Soğuk, onuncu öykünün ismi Asker: İki Kurt.
On birinci öykü Genç Adam Ve Hayatının Kadını. Genç adamın gözüne bir şey ilişmesiyel hikaye başlıyor. Peki ilişen o şey ile geçmişin ortaya çıkması nasıl oldu?
On ikinci öykü Sesli İsimler. ilk öykü olan İsimsiz Sesler'in devamı.
On üçüncü öykü Kiralık Sözler. Betimlemeler ile bir kasım akşamı genç adımın sokaklarda yürürken gördüklerine ve daha sonra yapacaklarına şahit oluyoruz.
On dördüncü öykü Şekersiz Rüyalar. Adam uyandığında kendini devasa bir cam fanusun içinde sığdırılmış bir odada bulur. Peki buraya nasıl gelmiştir ve neler olmuştur?
On beşinci öykü Karınca Kararınca. Maraştan Gelen haberlere göre Meyrik ölmüştür. Meyrik kim ve anlatıcımızı neden ilgilendiriyor?
On altıncı öykü Bir Pazar Sendromu. İşinin henüz bitiren anlatıcı uyumuş. O uyurken telefon çalar. O güzel uyku da bu telefondan sonra bölünür. Peki daha sonra neler olur?
On yedinci öykü Kargo. İnşaat seslerini duymadan uyuyordu. Ta ki annesinin 5. evliliğinini yaptığı kişi gelip uyandırana kadar. Sonrası hikayede.
On sekizinci öykü Top Sahası. Yalnız hisseden ve olan yaşlı adamın hikayesini okuyoruz.
On dokuzuncu öykü Berber. Berberde vakit geçirmekten haz etmeyen Arif bir gün berbere gitmesi gerekir. Berber dükkanında yaşananları okuyoruz.
Yirminci öykü Salahın Felahı. Düşüncelerin ve yelemlerin din ile işleyişini anlatıyor.
Yirmi birinci öykü Bilet. Selçuk doğalgaz faturasını eşinin ona geç vermesinden dolayı gecikmiştir. Otobüse binmeyi şehir içinde sevmemesine rağmen bugün binmek zorunda kalmıştır. Otobüste yaşadıklarını okuyoruz.
Yirmi ikinici öykü Anabel. Ayşe kadının evinin bahçesinden telaşlı bir şekilde çıkmasıyla başlıyor hikaye. Komşusuna gidecektir. Peki neden?
Yirmi Üçüncü öykü Soygun. Adam öğle tatiline girmeye birkaç dakika kala bir resmi kurula girer. Usulca eğilir ve genç kadına soygun yapacağını söyler. Peki neden böyle bir şey yapar?
0 yorum