Günümüz insanın hayatına bu kitap ile bakalım. Teknolojinin gelişmesi ile insanların hayatlarında ne yaşarsa yaşasın sosyal medyalarında paylaştığı, yaşamında bulunan insanları önemsiz biri gibi kullanıp attığı, yeni çıkan her icatı denemeye can attığı, ihtiyacı olmadığı halde popüler diye aldığı eşyaların evlere doluştuğu bir hayat.

Peki hayat bu mu?

Hayat sadece yaşanmak için yaşanacak bir durum mu? 

"Yaşama uğruna binlerce söz edilmiştir âdemden bu yana. “İnsan ne ile yaşar?” yazmış Tolstoy. “Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür, bir orman gibi kardeşçesine” dizeleriyle en saf temennisini sunmuş Nâzım Hikmet. Yeri gelmiş “yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var” demiş Ataol Behramoğlu. Ne ağır bir söz. Topu topu yarım satırı kaplayan bir şiirin dizesi nasıl olur da bu kadar derin anlamlar ve düşünceler barındırır. İnsan, yaşadıklarından ne öğrenir?"

Deneme türünde olan bu eser ince gibi gözükse de aslında hayatın bizler için ne olduğunu kavramımıza yardımcı oluyor. 

"Hayatımız tıpkı bir kum saati gibi ilerliyor. Yavaş yavaş fark ettirmeden akan kum tanelerimiz var. Bittiğinde telaşla geri çevirdiğimiz. "

Hayatı gerçekten mutlu olarak mı yaşıyoruz? Yoksa sadece yaşamak için herkes ne yaparsa onu mu yapıyoruz? Kendinize sormanız gereken ve bu sorulara dürüstçe cevap vermeniz gereken sorular. Eğer kendinize dürüst olmazsanız bu hayatın tam olarak anlamını çözemezsiniz. Hayat size sunulur ve onu en iyi şekilde değerlendirmek sadece size aittir.

Güzel alıntılar ile işlenmiş sizleri düşünürecek bir kitap.

Size kendinizi sorgulatacak türde ve deneme türünde yazılmış kitaplardan hoşlanıyorsanız bu kitaba bakabilirsiniz.

“İnsanlar bazen sadece konuşuyorlar neyin ne olduğunu bilmeden, her şeyi en iyi biliyormuş gibi.”