Hayatımızı oluşturulmuş kalıplara göre yaşamaktan bunalmadınız mı? Herkes belirli bir yaşa geldikten sonra evlenmek zorunda mı? Herkes zengin olmak zorunda mı? Herkes evliliğini sürdürmek zorunda mı? Okula gitmek için illa ki genç mi olmak gerekiyor? Herkes aynı şeyleri yaşamak zorunda mı? 

Güzel bir hayat denildiğinde insanların kafasına kazınan bir şekil vardır. Evli, mutlu, çocuklu, parası da olsun, kadın çocukları için çırpınacak erkek evine ekmek getirecek, tatillere çıkılacak, bol bol gülümsemeli pozlar verilecek bir hayat. Dediklerim tanıdık geldi değil mi? Bana göre asıl sorulması gereken soru siz bu herkesin güzel dediği hayatı istiyor musunuz? 

Kalıplarınızı yıkmanız gerektiğini aslında bu hayatın önemini deli dolu bir kadından dinlemenizi istiyorum. Sertab Bal. Sertab'ın hayatı güzel bir evlilik, güzel bir iş, çok sevdiği çocuğu, arkadaşları ve ailesi ile geçerken eşinin boşanmak istemesi ile o herkesin mükemmel bulduğu yaşam erimeye başlayacaktır. Eşine aşık olduğunu düşünen bu kadın evliğinin neden bittiğini neden bu hale geldiğini sorgularken aslında hayatın anlamını da yaşadığı deneyimler ile öğrenecektir. 

Güçlü, kendi ayakları üstünde duran, hayatına yön veren kadın karakterleri okumaktan çok mutlu oluyorum. Hayatını birisinin düşünceleri yerine kendi düşüncelerine göre şekillendiren hayalleri peşinden koşan kadın karakteri okuduğumda kendi ayakları üstünde duran kadınların seslerini duyuyorum ve hayatın anlamı daha da canlanıyor.

Aslında kitap Benden Ne Olur kitabının devamı ancak ben seri olduğunu bilmeden okudum. Sorun da yaşamadım ilk kitapta bazı yaşanılanları hatırlattığı için bir kopukluk hissetmedim. 

Kitabı okurken hem güleceksiniz hem de düşüneceksiniz. Kitabı bitirdikten sonra çerezlik bir kitap olduğunu söyleyen yorumlar okudum ancak ben bu kitabı ayakları üzerinde duran, hayallerini unutmayan ve hayatın dört dörtlük olmadığını ancak bazı şeylerin olmasa da olabileceğini bir karakterin yaşamı üzerinden görmeniz ve hissetmeniz için okumanız gerektiğini düşünüyorum.

Kitabın içinde yer alan eleştiriler özellikle bir kadının ayakta durmak için çırpınışlarının bir erkeğe oranla daha fazla olduğunu sizi güldürerek ve düşündürerek kendine has kalemiyle aktarmış. İş hayatının cinsiyet eşitsizliğini anlattırken ayrıca günümüzde yaşanan sosyal olaylara da gönderme yapılmış bu kitapta.

Bana göre bu kitabı herkesin okuması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü hayatın ne olduğunu bu hayatı nasıl yaşacağınıza ancak siz karar verebilirsiniz.

"Kapitalizm seni klişelerle yaşamaya sen anlamadan ikna ediyor. Kurtulmak da istemiyorsun bir noktadan sonra... İyi ev, iyi araba, daha iyi ev, daha iyi araba... Arada durup asıl istediğini unutturuyor sana, seni öyle bir yarışa sokuyor ki hayal kurmanı bile sansürlüyor."

"Keşke hayatta her yaşadığımız şeyin sonu mutlu olsa. Ama öyle değil ki, zaten sonun önemi ne? Yolda yaşadıklarımızdır önemli olan."

"Olmasa da olur lafi hep olumsuz olarak nitelendirilir. Benim için tam tersi; bir şeyler olmasa da, bazı işler ve ilişkiler yolunda gitmese de oluyor. Başka kapılar açılıyor, başka hisler büyüyor, olgunlaşıyor içinizde. "

"Bundan sonra hayatına kim girerse girsin sakın eski hislerinle yarıştırma. Her kişi gibi, her kişiye duyulan his de farklıdır."

"Kendi kendini eğlendirebiliyorsan bir yüzüğe ihtiyacın yok, arada dans partnerin olsun yeter."

"Yaşadığımız hiçbir duyguyu sümen altı etmememiz lazım, dibine kadar yaşamalıyız. Yoksa çok birikiyorlar, nefes aldırmıyorlar..."

"Nerede yaşarsanız yaşayın, hangi gelişmiş ya da gelişmemiş ülkenin vatandaşı olursanız olun toplumun size biçtikleri ile yetinmeyi kabul etmiyor, daha fazlasını istiyorsanız işiniz kolay değil ama aşırı eğlenceli! Çünkü günün sonunda çok isteyince, e bir de çalışınca oluyor, olunca da tadından yenmiyor!"