Kitap, konusu bakımından sizi şaşırtıyor. Çünkü bu sefer ki katilimiz bir müezzin. Evet yanlış okumadınız. Katil olan bir müezzin. 

"Müezzin, camilerde ezan okuyan, sala getiren, namazlarda selam ve tesbih dualarını okuyan kişidir. Müezzinlik makamı, İslam peygamberi Muhammed bin Abdullah zamanından beri vardır. İlk müezzin Bilal-i Habeşi'dir. Cemaatten herkes müezzin olabilir. Müezzin olacak kişinin Kuran-ı Kerim okuyabilmesi ve güzel sesli olması genel olarak kabul edilir."

Ana karakterimiz, Hoca Piri Camii'nin müezzini. İşini seviyor. İşini ruhunu vererek yapıyor. Cami onun için huzur. Tabi müezzinin gizli sırrı ise bir katil olması. 

Dine inanan dinin getirilerini insanlara güzel bir şekilde aktarmaya çalışan bir kişi katil. Üstelik listesine eklediği kişileri de özenle seçiyor. Listedeki her kişinin bir hikayesi mevcut. Bu kişilerin ortak özelliği ise dinin kurallarını yanlış olarak uygulamaları. 

Dine inanan gibi gözüken ama dinin kurallarını yanlış yapan kişiler listeye adlarını yazdırıyor. Listeye giren kişiler de olacaklardan habersiz kendilerini müezzinin yapacaklarının içinde buluyor. Tabi bu listenin yanına neden onları listeye eklediğini Kur'andaki surelerle ekliyor. 

İşin garip kısmı yaptıklarından dolayı pişman değil. Kendince nedenler sıralıyor. Dinini kötü gösteren kişilerden kendince kurtulduğunu düşünüyor. Huzur bulduğu camisini temizlediğini düşünüyor. Peki din bu mudur? 

Kitap sizi katilin beklenmedik bir kişi olmasıyla içine çekiyor. Müezzin daha neler yapacak diye kitabı okuyorsunuz. Ayetlerin kitapta bulunması bütünlük açısından konuyu desteklemiş. 

Polisiye türünde farklı bir konu okumak istiyorsanız kitaba bakabilirsiniz.

"Herkes sevdiği ve mutlu olduğu işi yapmalı, ancak o zaman başarılı olabilir."

"En korkunç olan susma, yazarların susmasıdır. Çünkü hem işin doğası hem de toplumun istemi, yazarlığın susmamak demek olduğunu açık açık belirlemiştir." Anna Seggers