Özgür İrenhür Doğunun En Batısı

21:41:00

Sizleri Sonkale Köyü'ne götüreceğim. Hani herkesin herkesi tanıdığı, hatta bazı kişilerin  lakap isimlerinin bulunduğu, dedikodunun eksik olmadığı bir köye doğru yolculuk yapacağız.

1980'lı dönemlerde olan darbeden sonra bu köyde yaşanılan olayları okuyacağız bu kitapta. Kitabı ilk başta okuduğumda bir sırrın aydınlığa kavuşacağını hissettim. İlerleyen sayfalarda yaşanılan bir cinayet ile katilin kim olduğunu öğrenmeye çalışarak sayfaları çevirdim. Ters köşe yaptıran bir kitaptı benim için ama bu durumdan hoşlanarak okudum kitabı. Katilin başka kişi olduğunu düşünürken bir anda beklenmeyen bir kişi ile karşılaştım.

Tölge ailesinin Sonkale köyüne gelmesi ile başlıyor olaylar. Bu aile diğer aileler gibi değil. Farklı, sıra dışı bir aile. Tabi herkesin herkesi tanıdığı bir köye yeni biri gelmiş ise onları tanımak için seferber olmak gerekir. Kimdir onlar? Neden buraya geldiler? gibi soruların hepsine cevap aranmalı. 

Bu köyün berberi olan Çetin Akbaba bir gece sarhoşken Tölge ailesi bahçesinde ölü kedi, bacağı olmayan köpek, tavuk cesedi gördüğünde ilk başta sarhoş olduğunu kafasının iyi olmadığını düşünür. Fakat kokuyu nasıl açıklayacaktır? Ve ayağının tam önünde bulunan bu cesetleri ? Ertesi gün olanları herkes anlatır ancak bu tuhaf olaya kimse inanmaz. Zaten Çetin'in anne ve babası o küçükken hayatlarını kaybetmiştir. Bu yüzden köylüler ona acıyarak ve sarhoşluklarını sineye çekerek hayatlarına devam ederler. Bu olaydan sonra nehri kıysında Çetin'in ölü bedeni bulunduğunda bu cinayeti kim işlemiştir? 

Kitabı keyifle okudum.Eğitim sisteminin çocuklara olan etkisini ve bu sistemden dolayı yetişen çocukların nasıl bireyler olduğunu çok güzel anlatmış yazar. Ayrıca kitapta ideoloji eleştirilere de rastladım. Devletin çıkar ilişkisini nasıl kendi için kullandığına bir kere daha şahit oldum. Bu eleştirileri bir olay ile harmanlayarak anlatması okuyucuyu düşündürmeye itiyor. Bence yazarın istediği de bu. 

Yazarın dilini beğendim. Doğa tasvirleri ile aslında doğanın bir parçası olduğumuzu oradan gelip ve yeniden doğaya gideceğimizi çok güzel anlatmış. 

Eğer bu tarz kitaplardan hoşlanıyorsanız bakmanızı öneririm.

"Arzuladığı yaşamı bilmesine rağmen o yolda yürümenin güvensiz olduğunu düşünenler, hemen fikir değiştirip aksi yönde ilerleme çabasına giriyorlar, sonra bu çabayla yaşamlarını kalıplaştırıyorlar, en sonunda kendiyle sonuçsuz mücadeleye girişerek yerinde saydığından bihaber ömrünün sonuna kadar akıntıya karşı yüzerek geçiyorlardı.
Oysaki hayat suda başladı. Suya karşı gelinemezdi.
Doğanın yaşayan damarları nehirler insan damarındaki kan akışı gibi canlı. Hayatında bir şeylerin tıkandığını düşünen, canlılığını kaybettiğine inanan biri nehre gitmeli, çünkü nehir taşar, akar, özgür ve yargısızdır. Doğanın belleği sudur. Nehirler aktığı yerlerden bilgiyi toplar ve başka yerlere taşarlar, iyi bilgi kötü bilgi ayrımı yapmadan."

"İnsanı yok edebilirsin ama fikrini yok edemezsin ki!"



You Might Also Like

10 yorum

  1. Çok güzel olmuş kaleminize sağlık alınacaklarda yerini alan bir kitap daha 😆❤️❤️

    YanıtlaSil
  2. İlgi çekici bir şekilde yorumlamışsın, bakacağım ☺️

    YanıtlaSil
  3. Gizemli bir hikaye😊Anlatım için teşekkürler😊

    YanıtlaSil