Ana hatları ile dört arkadaşın aşk hikayesinin anlatıldığı serinin üçüncü kitabı Çarpık Nefret. Bu kitapta da ilk kitaptaki Ava’nın abisi Josh ve Jules’in hikayesini okuyoruz.
Ben İngilizcemi geliştirmek için orijinal diliyle okudum. B1-B2 arası, romantik bir tür olduğu için dili biraz daha anlaşılır. Eğer kitabın Türkçesini okumak isterseniz, Martı Yayınları kitabı Çarpık Nefret olarak çevirip yayımladı. Aynı zamanda kitapta +18 bölümler mevcut. Bu durumu bilerek okumanızı isterim.
“It was tike to replace those bad memories with new ones.”
İlk iki kitap için söylediklerimin aynısını bu yoruma da yazmam gerektiğini düşünüyorum. Romantik türde yazılmış eserleri genelde fazla beklentiye girmeden okumayı tercih ederim. Serinin bu kitabı da bana göre sonu belli romantik türde yazılan kitaplardan birisi.
“Being angry at someone is exhausting.”
Josh karakteri Alex ve Rhys’a göre daha ılımlı olmasına rağmen güven problemini yaşayan birisi. Babası ve en yakın arkadaşından yediği darbelerden dolayı birçok kişiye güvenmiyor. Jules ise yıllar önce geçmişinden kaçarak kendisine yeni bir hayat kuruyor. Bu kurduğu hayatta geçmişinden üstünkörü bahsederek geçiştiriyor. Geçmişteki olaylar ve kişiler ortaya çıktığında ise Jules için alarmlar çoktan çalmaya başladı.
“Communication is a two-way street.”
Jules ve Josh’un ilişkisi nefretten aşka doğru bir yolculuk. Birbirlerinden tiksinen ve bunu da birbirlerine karşı dile getiren bu ikili aynı iş yerinde çalışmaya başladıklarında aralarında bir anlaşma yapıyorlar. Anlaşmaya göre iş ortamında birbirleriyle uğraşmayacaklar. Bu ateşkesin sessizliği, kıvılcımların sesini yükselttiğinde iki karakterin bu çekime karşı koyması imkansızlaşıyor.
“The only reason someone would make an unprompted confession like that is beacause they want a fresh start, and the only reason they’d want a fresh start when the relationship is already going well is because they realized something.”
Josh’un güven problemi ve Jules’in geçmişinin karanlığı ikilinin ilişkisini birçok yönden etkiliyor. Jules bana göre geçmişine rağmen kendi ayakları üzerinde duran hırslı bir avukat adayı. Şu andaki hayatını etkileyecek geçmişin tehditlerini de bertaraf etmek istiyor. Tabi bunu yaparken Josh’un güven problemi sirenleri her yerden kendisini belli ediyor.
“We’ll never know for sure until we face them.”
Ben Jules karakterini sevdim. Hatta Josh’a destek olduğu bölümleri okumak hoşuma gitti. Tabiki yapmaması gereken bir şey yapıyor ancak Josh’un bu duruma tepkisi biraz üzücüydü. Josh için de yine benim hoşlandığım erkek karakterlerden olmamasına rağmen Alex ve Rhys’tan daha iyi diyebilirim. Yazar her zamanki gibi güven problemi ve geçmişte zor günler geçirmiş karakterler yazmayı seviyor.
“The monsters in our imagination are often worse than those in reality.”
Bu kitap da genel anlamıyla sonu tahmin edilen romantik bir kitap. Beklentiyi düşürerek ve kafa dağıtmak için okumanız gerektiğini düşünüyorum. Beklentiyi yükseltirseniz kitabı sevemeyebilirsiniz.
Ana Huang Çarpık Aşk kitap yorumu
Ana Huang Çarpık Oyunlar kitap yorumu