Atilla Yaşrin Mori

16:47:00

Aslında bu seriye ikinci kitaptan yani Torani'den başlayarak ilerledim. Bu yüzden kitabın sonunda ne olacağını bilerek sayfaları çevirdim diyebilirim. Fakat bilmediğim ve sırların serpiştirildiği sayfaları okurken yazarın kurguyu ve her bir karakteri ince işçilik ile işleyerek okuyucuya sunduğunu fark ettim.

"Sürekli değişim ve dönüşüm halinde olan tabiat, her mevsim kendi içinde farklı güzellikleri barındırır, farklı duygu halleri yaşatır. Yaz kışı özletir, kış yazı. Yazın dirisini sonbahar öldürür, kışın ölüsünü ilkbahar diriltir. İnsanın duyguları da tıpkı mevsimler gibi değişim ve dönüşüm halindedir. Ölüm, doğumun sevincini alır; doğum, ölümün acısını."

Her birey için çocukluğun engin denizi büyük önem taşıyor. Bu denizin biriktirdikleri ile değişim ve dönüşümler sağlanıyor. Hayatın en büyük izlerini irdelerken her zaman çocukluğun derin kuyusuna bir ziyaret yapılıyor. Mori'nin kuyusu ise onun çocukluk hayalleriyle doludur. Annesi Zare ise o kuyuya bakarken oğlunun kuyunun içine düşeceği ve geçmişteki anılarından dolayı kuyunun beton ile kapatılmasını düşünmektedir. Peki bu düşünceyi bütün aile Mori'ye nasıl kabul ettirecektir? 

"Bir çocuğun kıyameti sevinçlerinin öldüğü andır."

Kitap ana hatları ile üç bölümden oluşuyor. Mori'nin çocukluğuna daldığımız, ailesi ve yaşadığı coğrafyayı tanıdıktan sonra ikinci bölümde bizleri bir yurt odası karşılıyor. Burada Dicle ve arkadaşlarının yaşadıklarını ve ilişkilerini okuyoruz. Üçüncü bölüm olan son bölümde ise bazı sırların keskin hatları ile ortaya çıkışına şahit oluyoruz.

Yazarın ustalıkla kullandığı betimlemeler sayesinde karakterlerin nasıl bir ortamda yaşadığını, anlatılan bölgenin özelliklerini sanki izler gibi okumaya devam ediyoruz. Özellikle o coğrafyadaki örf ve adetlere, toplumsal olayların karakterler üzerindeki etkisini incelikle kaleme almış. 

"Coğrafyanın kendisi sahipsiz olunca her şey, herkes gibi sahibini arar."

Toplum ve birey eleştirilerinin yoğun olduğu bu eserde, anıların ve zamanın ufkunu karakterler üzerinden yeniden sorgulamanıza olanak sağlıyor yazar. Aynı zamanda yazar bir kişinin kendi yolculuğunu bulması ve kendisini keşfetmesi için çocukluğuna inmesi, yolların dilini zamanı da düşünerek idrak etmesi gerektiğine vurgu yapıyor.

"İmkanın varsa gittiğin yolun dönüşü hep farklı olsun. Her yol farklı bir hikaye ile deneyimlerine zenginlik katar. Neyin insana ne kattığını veya ne koparıp aldığını asla kestiremezsin. Sen, zaman sana kollarını açtığı kadarsın, ne fazla ne eksik."

Eğer bu türde sizi düşündüren eserler okumaktan hoşlanıyorsanız bu seriye bir şans verebilirsiniz.

Torani kitabının yorumu





You Might Also Like

0 yorum