Deneme ve hicivin iç içe olduğu bir kitapla karşınızdayım.Bu hicivde mizahın ustalıklı dili de yer alıyor. Seray Şahiner anıların engin duraklılığını içine alarak yazmış denemelerini. Bu denemeler sadece onun anılarından oluşuyor dersem kitaba haksızlık ederim. Çünkü denemelerini bu kadar heyecanla okumamı sağlayan kesinlikle onun hiciv yüklü mizahi dili oldu.

Anılarını okurken bazı yerlerinde yüzümde tebessüm bazı yerlerinde ise hüzün oluştu. Ama benim en çok hoşuma giden ise anılarına sahip çıkarak onlarla büyüyen ve en önemlisi anılarının esintisi ile yaşayan birisi olması. Ailesine olan sevgisi okurken buram buram hissedildi.

Sanki her denemeden sonra yeni denemeyi okumak için sayfayı çevirirken buluyorsunuz kendinizi. Tıpkı kitabın ismi gibi, televizyonda veya internette çıkan reklamlar gibi. Ama bu reklamlar deneme yazıları ve hafızanızda yer edinecekler. Tıpkı reklamları ne kadar atlasanız da aklınızda yer edindikleri gibi. 

Her anının ardında bir nesnenin veya bir olayın  (yiyecek, içecek, filmler, Türkiye Siyaset Tarihi) denemelerle iç içe olduğunu okuyoruz. Anılar ile bütünleşerek kumandayı elimize alıyoruz ve ekranın başına geçip yazarın dediklerini aslında bildiğimiz durumları onun gözünden bir daha izliyoruz.

İzlerken yazarla bütünleşiyoruz. Halkın içinden çıkmış mizahlar okuyucuyu etkileyip yazara sesleniyor. Sanki yazar onlarla konuşuyor. Bakın aslında biz buyuz. Aslında bu dünyada biz neyiz? Aklımız ile mi yaşıyoruz yoksa bize sunulan reklamlar ile mi? Tebrik ederim Reklamı Atlayıp denemelere devam edebilirsiniz.

Reklamları eleştiren denemelerde fark ettiğim şey belki de işletme okumamdan kaynaklanıyor; Pazarlama konusundaki eksiklikler. Aslında önemli olanın müşteriye hitap etmek fakat reklamlar bazen amacından çıkıyor. Bu yüzden yazarı haklı buldum ve okurken çok güldüm.

Ayrıca Türkiye'nin siyasetine de değinerek belki de okuyucuyu ikiye bölecek denemeler yazmış yazar. Yazarken bir çok duruma kızgınlığını dile getirmiş. O kızgınlığını yazarak dile getirmeliydi. Yazmalıydı yoksa onun için hayatın bir anlamı kalmazdı.

Beni en çok etkileyen denemeler ise Gezi Direnişi ile ilgili olanlardı. Okurken tekrardan yaşadım o günleri. Bazı anıların unutulmaması gerekir.

Eğer deneme türünde yazılar okumayı seviyorsanız mutlaka okumanızı tavsiye ederim. 

"Kadın dediği, mutfakta aşçı, salonda hanımefendi, yatakta orospu, mutfakta ölü, salonda ölü, yatakta ölü, sokakta ölü olacak!
Evde öldürülürse aile kavgasına, sokakta öldürülürse fıtrata kurban gitmiş olacak. Kocası tecavüz ederse aile içi mesele, tecoş; yoldan geçen adam tecavüz ederse tahrik indirimi.”

”Birini anlamaya çalışmadan, varlığını kabul etmeyi lütuf olarak gördükçe empati sandığımız şey folklorik hassasiyetlerden öteye geçemiyor.”

"Yıl sonu muhasebeleri, insanın raflarla birlikte içinin de tozunu kaldırmasıdır."

"Gazetelerin dünya (dış haberler) sayfalarını artık daha iyi anlıyorsak, dünyanın çivisi çıktığındandır. Yoksa dünya var ama bize kadar."

"Şimdi zamanı çıkarları için kullanmaya çalışanlar, kendi devri bitmesin isteyenler; bizi öldürürken yine gülüyor, hala da diyor ki: "Var mı ben gibisi?"

"Yazacağın karakter karikatürize olmasın. Yalınkat iyi yahut yalınkat kötü olursa iki boyutlu olur.. Okuyanı, seyredeni  ikna etmez. Kötü karakter yazıyorsan, kötülüğünün sebeplerini de yansıt."