Hayatın koşuşturmasından empati duygusunu sadece ismen duyduğumuz bu zamanda ilaç gibi gelen bir kitap Lodos Yolcuları. Çocuk kitabı olarak bakmak yerine o dünyanın içine girerseniz çok şey öğreneceksiniz bu kitaptan. Belki de en çok öğrenmeniz gereken empati duygusunu buram buram işlemiş yazar. Hani hepimizin bildiği, herkesin herkesi tanıdığı o sıcak mahalleye bir gün kimsenin tanımadığı bir evsiz ayak basar. Döşeğini serer ve kendine...
Zamanınızı yönetmekte zorluk çekiyorsanız, bütün işleriniz birikiyorsa ve kendinize zaman ayıramıyorsanız bu kitap hayatınıza şekil verecektir. Zaman, bazen su gibi akıp gider ve önünüzde birikmiş işlerle bakışmak zorunda kalırsınız. Nereden başlanacak? Nasıl yapılacak? gibi sorularla bir anda stresin içine atarsınız kendinizi. Bu durumdan kurtulmak istemez misiniz? O zaman sizi yazının devamına alayım. Neden diğer insanlar benden daha iyi işler yapıyor? sorusuyla başlıyor her şey. Nasıl diğer insanlar...
Masal türünde kitap okumayı seviyorum ayrıca çocuğuma kitap okumayı aşılamak hem de ona dürüstlüğü, sevgiyi, yardımlaşmayı, iyiliği öğretmek istiyorum diyorsanız aradığınız kitap Güzel Meşe Ağacı. Johann Christoph Von Schmid, eğitmen ve Papazdır. Yazdığı çocuk hikayeleri 24 dile çevrilmiş. Çocuk edebiyatında önemli bir yere sahiptir. Eserlerinde iyiliğin güzelliğinden kötülüğün hayata olumsuz etkisinden bahsederek çocuklara iyiliğin önemini aşılamak ister. İyilik yapan kişileri ödüllendirip kötülük yapanlarını da cezalandırır masallarında. Bu...
Hayat nedir ? Yaşamak sadece nefes alıp vermek mi yoksa yaşadığını hissetmek mi? Yaşamda mutluluğa nasıl ulaşırız? Peki mutluluk kırıntısını kaybeden biri yaşıyor mudur? Aslında bu soruların cevabını biliyoruz. Fakat uygulama kısmında zorlandığımızı düşünüyorum. Dertler, sıkıntılar, mutsuzluklar üst üste gelince yaşam sadece akıp gidiyor. Ve size geriye kalan sadece anılar olacak. Geriye baktığımızda anıların masum gülümsemesinin bizi karşılamasını istiyorsak ilk başta kendimizi olduğumuz gibi...
Proust'u anlamak için önce onun mektuplarını okumak istedim. Bana mektupların içinde seslenmesini, ben böyle biriyim beni mektuplarımın içinden anla bakalım beni anlayacak mısın? demesini istedim. Ve mektupların içinden onu bulmak istedim. Proust, bir çok kişinin hayatını değiştiren bu yazar bende ne etki bıraktı diye soracaksanız sadece mektuplarında bile kelimeleri inci dizer gibi dizmesine bayıldım. Duygularını anlatırken sanki yazması gerektiğini hani yazmasa o olamayacağını bilerek yazmış...
Serra, hastanedeki yatakta gözlerini açtığında onu beyaz duvarlar karşıladı. Tıpkı hafızasının o beyazlığı gibi. Geçirdiği trafik kazasından sonra günlerce yoğun bakımdaydı ve artık uyandığında onu bekleyen boşluk oldu. Çünkü hiçbir şey hatırlamıyordu. O kimdi ve bu yatakta ne işi vardı? "Taburcu olmuştu ve kendi yatağında en sevdiği siyah ipek çarşafıyla örtülü yatağındaydı aslında. Simsiyah yatağına uzanmış, beyaz bir defter sayfasına benzettiği tavanı izlerken karanlıktan aydınlığa yol almaya çalışıyordu...
Bana göre elleriyle hayatını mahveden yetenekli besteci ve müzisyen olan Mozart'ın babası ve kendisinin yazdığı mektupları okuyoruz bu kitapta. Neden böyle düşünüyorsun diye sorarsanız cevabım onun hayatında gizli. Zekası ve yeteneğini güvenmemesi gereken kişilere güvenerek harcayan bir müzisyen Mozart. Bu kitapta da babası sanki oğlunun geleceğini görmüş gibi ona nasihatler veriyor ancak bu nasihatler otoriter bir şekilde verildiği için Mozart pek kaile almıyor. Tabi bu da ona...
İktidar hırsının bu hırsın getirdiği zalimliği Shakespeare'ın şiirsel diliyle okuyoruz Macbeth'te. Macbeth ülkesi için yiğit bir savaşçıyken herkesin yüce gönüllü olarak bahsettiği o yiğit Macbeth'in Kral olmak için yaptıklarını okurken ihtişamın belirtisinin bilinmesinin bile insan üzerindeki etkisine bir kere daha şahit oldum. Yiğit bir savaşçıyken ülkesine geri dönerken cadılarla karşılaşır. Cadılar ona gelecekten haberler verirler. Bu haberlerden birinde Kral olacağını söylediklerinde yiğit kahraman Macbeth bunlara...
Kitapçıda gezerken karşıma çıkan bir kitap Paris Günleri. Tezer Özlü'nün abisi olduğunu anladıktan sonra kitabı alıp okumaya başladım. Şehirlerin ve insanların uyumuna inanan biriyim. Her şehrin ayrı bir büyüsü ve ruhu olduğuna inanırım ve şehrin ruhunu bulan kişilerin ruhunu buldukları şehir ile ayrı bir bağ kurduklarını düşünüyorum. Tıpkı Demir Özlü ve Paris gibi. Kitap iki bölümden ayrılıyor. "Paris Güncesi" ve "Balkur'da Akşam Yemeği". Kitap, yazarın...
Monako Prensesi Grace Kelly'in hayatının anlatıldığı filmi izlediğimde merak ettiğim bir yer olmuştur burası. Bir de Stefan Zweig'in Bir Kadının Hayatından 24 Saat adlı eseri de burada geçiyor. Güney Fransa'nın sahillerinde yer alan bu yerin hem tarihini hem de o meşhur Formula 1 için önemini gezdiğimde anladım. Öncelikle zengin bir yer. Gezerken karşınıza birçok yat ve birçok lüks araba çıkacaktır. Gelelim Monaco (Monako)'nun tarihine:...