Eren Türk Mavi Sakız
20:05:00Serra, hastanedeki yatakta gözlerini açtığında onu beyaz duvarlar karşıladı. Tıpkı hafızasının o beyazlığı gibi. Geçirdiği trafik kazasından sonra günlerce yoğun bakımdaydı ve artık uyandığında onu bekleyen boşluk oldu. Çünkü hiçbir şey hatırlamıyordu. O kimdi ve bu yatakta ne işi vardı?
"Taburcu olmuştu ve kendi yatağında en sevdiği siyah ipek çarşafıyla örtülü yatağındaydı aslında. Simsiyah yatağına uzanmış, beyaz bir defter sayfasına benzettiği tavanı izlerken karanlıktan aydınlığa yol almaya çalışıyordu genç kadın.
Uçsuz bucaksız bembeyaz bir yol...
Ancak yol almaya çalıştığı bu uçsuz bucaksız beyaz onu siyahtan daha çok korktuyordu. Çünkü beyaz onun için boşluk demekti artık, beyaz soru işaretleri demekti. Bu soruların cevaplanması, biraz olsun kararmasına bağlı olan göz kamaştıran bir beyazlık... Serra zihnini bir türlü karartamıyordu."
İçindeki beyaz boşlukla mücadele ederken bir gün kargoyla ona bir kitap gelir. Kimden geldiği bilinmeyen ancak bu kitabın geçmişi hatırlamasında yardımcı olacağını yazan bir not bulduğunda ilk başta önemsememişti ancak rüyasında bu kitabı gördüğünde okuması gerektiğini anlayıp sayfalarını çevirmeye başladı Kırmızı Kitap'ın.
Serra'nın geçmişi hatırlama yolculuğuyla kesişen bu kitapta Esin'in aşık olduğu Hakan ile yaşadıklarını okuyoruz.
Şimdi bu Kırmızı Kitap'ta benim için önemli olan (bam telime dokunan da denilebilir) bir olay yaşandığında sinirlerimin tepeme çıktığını hissedip kitabı bir kaç dakika bıraktım. Nefes alıp bir daha okudum o sayfayı. Şimdi o sayfada olan beni çıldırtan yerleri alıntılayacağım.
"Sevgilimin elindeki gözyaşlarımla ıslanmış peçeteyi ani bir refleksle elinden alıp malum yeri sildiğimde yarım saattir çektiğimiz çile sona ermişti ama birlikte geçirdiğimiz ilk gecemizin sonunda her şey bize zehir olmuştu.
O kan gelmeseydi ertesi gün doktora götürecek kadar bana güvenmeyen bir adamdı karşımdaki. Benim gözüm aşktan bu kadar körken, onun hiçbir eksiğini göremiyorken o, ben bakire olmasam benden vaz mı geçecekti? Daha önce bekareti hiç önemsemediğini söyleyen adamın gördüğü kan damlalarıyla yüzüne renk gelmişti.
İşte tam olarak o anda o odada aşık olan tek kişinin ben olduğumu anlamalıydım."
Eğer yazar bu durumu savunarak yazsaydı ben kitabı yarım bırakırdım. Kadınlık, kadın olma , kişinin tercihleri o kişiye aittir. Evlenmeden önce cinsel ilişki yaşayabilir ya da yaşamaz ona bağlı bir durum bu. Benim sinirlendiğim nokta bir kadın için önemli olan bir olayı sadece kan gelmedi diye ona güvenmeden sinirlenip kan geldikten sonra da rahatlamak. Kadını bu şekilde değerlendiren kişileri okurken bile sinirlerim zıplıyor. Ayrıca her kişiden kan gelmez bu tıbben kanıtlanmış bir durum. Maalesef Hakan gibi insanların olduğu bu zamanda bir birey olmak zor. Karşındaki insanı hem üzüp sonra da kan gelince bir şey olmamış gibi davranan Hakan karakterine okurken bile ısınamadım.
Daha sonra da Esin'i bir anda terk ediyor. (Kitabın ilerleyen kısımlarında nedeni var ancak bu durum beni etkilediği için karaktere ısınamadım.) Ve Kırmızı Kitap'ta aşkın insana neler yaptırdığına bir kere daha şahit oldum. Hep şuna inanırım aşk kişiden kişiye değişen bir duygu. Bu yüzden Esin'in yaptıklarını okurken onu anlamaya çalıştım.
Serra'nın kendini hatırlamasını okurken bir yandan aşkın ne olduğunu Esin'den dinlemek istedim. Kırmızı Kitap yaraların hüzünlerin ve aşkın kırmızını alırken Serra'da kendi beyazlığına siyahlık katmaya çalışıyor.
Yazarın dilini beğendim. Akıcı ve okurken daha neler olacak diye kitabı okuyorsunuz.
Eğer sırların olduğu sizi meraklandıracak içinde de aşk olan kitaplardan hoşlanıyorsanız kitaba bakabilirsiniz.
"Her kitap yeni bir keşifti Serra için. Daha önce hiç görmediği uzaktaki o yerlerden birine gitmek, başka ama gerçek insanların hayatlarını kapı aralığından izlemek gibiydi onun için kitap okumak. Yeni bir dost edinmek, kendine yabancı bir karakterle arkadaşlık etmek, tüm sırlara tanıklık edip bildiklerini bilmemezlikten gelerek hikayelere sadık kalmak, belki de kendi içinde sakladığı gizli bir yanıya karşılaşmaktı onun için. Büyük bir heyecandı bir satırda kendisiyle aniden karşılaşmak ya sa aniden kendinden koşarcasına uzaklaşıp bambaşka birinin ruhundan içeri sızıp gözlerini çalıp gördüklerine sahip olmak.
Kitap okumak güzeldi. Kendi gerçekliğinden bir hikaye süresi kadar dahi olsa sıyrılabilmek... Kendini başka bedenlerde canlandırabilmek, gerçek hayatta asla olamayacağın karakterlere bürünmek..."
"Bir adamın sevdiği kadın olmakla sevgilisi olmak bambaşka şeylermiş."
"Duygusallık zayıflık değildir, insanlığı fazla kaçmış insanların üzgün yanıdır."
"Ne biliyorsun hakkımda?
Yani gördüklerinden başka?
Giysilerimi, gülüşlerim, sana anlatılanlar ya da anlattıklarım..
Ben bunlar kadar mıyım?
Beni sadece gözünün gördüğüyle mi yargıladın?
Evet
Görmek yeter miydi peki?
Yetmezdi.
Gözlerini kapatırsan gerçeği yüreğinde hissedemezsin. Tüm gerçekler yürekte saklıyken bana bakman yetmez, gözlerini kapatmalısın.
Ama sen yalnızca bana gözlerini açtın. Bana sadece baktın. Peki ya hiç düşündün mü? Belki baktıkça gördüğün gördükçe kınadığın kendi yüreğinin aynasıdır.
Kendi günahların, sakladıkların..."
2 yorum
Okumakla okumamak arasında kaldım açıkçası. Çok teşekkürler :)
YanıtlaSilEğer akıcı bir kitap okumak istiyorsan içinde de aşk da olsun diye bir düşüncen varsa okuyabilirsin :) Karaktere olan sinirimi anlatmam gerekiyordu yoksa içimde kalırdı :)
Sil