Aytuğ Tunç Deveci Şarlatan
19:56:00Nükleer Savaş'tan sonra mutasyonlu bireylerin türemesi nedeniyle yeni ırkın mükemmel olması için farklı bir çözüm bulan bir ülkeye götüreceğim sizleri. Bu çözümün birey üzerindeki etkisini daha ilk sayfalardan, ana karakterimiz Viktor üzerinden anlayacaksınız. Karamsarlık ve belirsizlik bütün hücrelerine işlerken seçilen olmak için gidelen karanlık bir saray...
Yeni ırkın mükemmel olması için nükleer faciadan daha az etkilenen köylerden getirilen 18 yaşındaki damızlık bireyler... Amaçları seçilen olup mükemmel çocuklar üretmek. Bu sayede aileleri de şehirde refah içinde yaşayabilecek. Her bir damızlığın yaşamı saraydaki jurinin ve Leydi Marcilus'un dudaklarının arasında.
"Esrarengizlik her zaman, en basit gerçekliğin bile olağanüstü ve gizemli görünmesine sebep olurdu."
Leydi Marcilus ise mükemmel olmayan hiçbir şeye katlanamayan bir karakter. Çirkin olan her şeyin yok edilmesi gerektiğine çoktan karar vermiş. Yürüdüğü anda, "Ben buradayım!" diye kendisini belli ediyor. Kendisine isyan edenlerin sonu ise çoktan belli ve isyan çıkaranların sonu herkesçe biliniyor. Bilindiği için de sessiz kalıp kaderini yaşayan birçok insan mevcut.
Victor ise Leydi Marcilus'u ilk gördüğünde ondan uzak durulması gerektiğini düşünüyor. Fakat merakı onu ele geçirdiğinde yaşanacaklar olaylar çoktan kendisini göstermeye başlıyor. Aynı zamanda aşık olduğu Aurora'yı düşünmek zorunda, çünkü seçilemezler ise başlarına ne geleceğini asla bilmiyorlar. Bilinmezliğin boşluğu aşklarının önüne geçebilecek mi?
Kitapta beğendiğim bölümlerden birisi de Leyli Marcilus'un geçmişinin anlatıldığı sayfalar oldu. Leydi Marcilus'un geçmişinde, karakter analizinin incelikle işlenerek her bir ayrıntıda belirtilmesini çok beğendim. Yazarın karakterlerin psikolojisini yarattığı Distopya'yı da düşünerek ele alması hoşuma gitti. Şimdiki Marcilus olmak için yaşananların dramı belki de sevilmenin önemine dem vuruyor.
"Bir fener yakabildiği sürece karanlıkta da ilerleyebilirdi insan fakat karanlıktan tamamıyla kurtulabilmesi için önce bulutları yok etmeyi bilmesi gerekirdi."
Yazarın yarattığı distopyayı akıcı bir dil kullanarak betimlemesi sayfaları merakla çevirmemi sağladı. Yaşanılan her olayın arka planla düşünülerek kağıda aktarıldığını okurken hisseceksiniz. Distopik bir türde izlenilen bir film gibi olaylar akıp giderken okuyucu da gizemli bir tat bırakacağını düşünüyorum. Ben keyifle okudum, türü sevenlerin bu eseri severek okuyacaktır.
0 yorum