Hayat ve zaman herkese göre farklı bir şekilde akar. Bu farkı en keskin biçimde okuyabilmemiz için yazar iki kişi üzerinden okuyucuya aktarıyor.
İlk olarak Cem karşılıyor bizleri Cem, kendisini anlamak ve yaşamı sorgulamak için anı bir karar vererek bilinmeyene doğru bir yolculuğa çıkıyor. Bu yolculukta kendisini bekleyen sürprizlere açık ve karşılaştığı her insandan bir şeyler öğrenmektedir. Kendi doğruları ve kendi kararları için mücadele verirken hayatın güzelliklerini de keşfediyor.
"Binlerce güneş batımıyla süren değişimini görünce yaşadığım bu vadinin, anladım bir anda olmadığını hiçbir şeyin. Nehrin götürdüğü bir toprak parçasını görmedim hiçbir zaman. Tıpkı güneşin nehirden kopardığı bir damla suyu görmediğim gibi. Ama bak görüyorum şimdi giden tonlarca toprağı, havaya karışmış litrelerce suyu. Fark etmezsin tabii seni yola çıkaranının ne olduğunu bir anda geldi sanırsın o düşünce ama yaşadığın her günün eseridir aslında o. Yaşadığın her gün verdiğin karar tablosunda bir çiziktir. Çizikleri biriktirdikçe çıkar kararın ortaya ve kararlarını biriktirince çıkar hayatın ortaya."
İkinci konuğumuz Samet. Hayatın anlamını ararken çıkmaz sokağın içerisinde bulur kendisini. Yeni bir başlangıç için verdiği kararları uygulamak üzere adım attığında ilerisini göremedim kararını uygulamaz ve en başa geri döner. Verdiği yanlış kararların iş ve özel hayatına da büyük etkisi söz konusu. Bu durumun Samet'in ruhsal durumuna etkisini okuyoruz onun bölümünde.
Ana hatları ile iki farklı kişinin yaşadıklarına konuk olurken aslında yapılan seçimlerin ve hayata karşı tutumun birey üzerindeki etkilerine de şahit oluyoruz. Pes etmek, geçmişe takılı kalmak ve kendini başkaları ile karşılaştırmak gibi durumların kişinin zamanı ve emekleri üzerindeki baskısını Samet üzerinden çarpıcı bir dil ile aktarıyor yazar. Ben, özellikle son sayfalardaki ruhsal çöküşü her bir satırda hissettim.
Cem'in aldığı karara uyarken önüne çıkan engellerinde bilinci ile haraket etmesi sabır olgusunu daha net biçimde gösteriyor.
Bu eseri Samet ve Cem'in duygularını ve yaşadıklarını hissederek okumanızı öneririm.
