Bir sabah berber İvan Yakovleviç evinde bulunan ekmeği yemek için kestiğinde ekmeğin içerisinde beyaz bir şey olduğunu fark eder. Bu beyaz şeyi ekmeğin içerisinden çıkardığında ilk başta ne olduğunu anlamaz ancak daha sonra onun bir burun olduğunu fark ettiğinde ne yapacağını şaşırır. Evet, ekmeğin içerisinden bir burun çıkmıştır. Tabi eşi bu burnu gördüğünde kocası ile tartışma girer, bu tartışma sonucunda İvan Yakovleviç burundan kurtulması gerektiğine karar verir. 

Burnun sahibi Kovalyov ise sabah uyandığında burnunun olması gereken yerde olmadığını ve bu yerin dümdüz bir yüzey olduğunu fark ettiğinde ne yapacağını bilemez. Çünkü bu durum kimsenin başına gelmemiştir. Aynı zamanda Kovalyov çevrede tanınan biridir ve burnu olmadan insan içerisine nasıl çıkacağını kara kara düşünür. 

Burnunu sokaklarda ararken onun kendisinden üstün bir rütbe kıyafeti giymiş olarak gördüğünde yanına gider. Üstelik burnu kendisi ile konuşuyordur. Kendisinin de bir karakter olduğunu ona söyleyip bulunduğu yerden fark edilmeden uzaklaşıyor. Kovalyov, burnunu bulup eski yerine konulması için polise gitmek veya gazeteye ilan vermek gibi planlar yapsa da işler pek istediği gibi yürümüyor. Kovalyov'un yüzünde burnu olmadan neler yaşayacağını yazar kısa ama öz eseri ile okuyucuya aktarıyor.

Burun simgesi ile yazar, torpil ile atanan insanları eleştirir. Bu torpilin oluşmasını sağlayan bürokrasiyi hedef alarak burun gibi birçok insanın nitelikli insanların yerine geçtiğini hiciv öğesini kullanarak bu kısa öyküsünde gösterir. Burnu konuşturarak niteliksiz ve torpilli bir bireyin toplumda bulunduğunu göstermek istemiştir. Aynı zamanda duyduğumuz veya gördüğümüz ancak gerçek olmayacağını düşündüğümüz birçok olayı yaşanma ihtimalinin olduğunu "Burun" simgesi üzerinden okuyucuya sesleniyor.

"Şimdi her şeyi etraflıca düşününce, gerçekle ilgisi olmayan bir sürü şey görüyoruz."

Eğer sizi düşündüren hikayeler okumaktan hoşlanıyorsanız, bu eseri incelemelisiniz.