Sizi Nazlı'nın yanına götüreceğim. Nazlı üniversite mezunu, kendi istediği meslek yerine babasının isteği ile işletme okumuş, hayatının planını yapamamaktan mutsuz, ölmek ve yaşamak arasında bulunan kuyuda sıkışmış bir kadın.

Üniversiteden mezun olduktan sonra memlekete dönüş zilleri onun için çalmıştır. Baskıcı, örf ve adetleri düşünmeden kabul eden bir ailesi olduğunu bilmek onun için yeterince zordur ancak ailesinin yanına geri dönmesi gerektiğini de biliyordur.

Ailesi tarafından kurallara uymayan aykırı bir kadındır. Onun gibi kızlar itaat etmeli ve konuşmamalıdır. Peki kadının yaşamdaki yeri nedir?

İşte bu konu üzerinden işlenen sizi etkileyecek bir roman Kuyu. Kuyunun içinde hapsolmuş, kuyudan çıkmaya çalışan gökyüzünün maviliğini görüp ona ulaşmak için çırpınan bir kadının hikayesi.

Hayat, ailesi ile yaşayarak, işe gidip gelerek, hayallerini kenara atarak devam ederken yaşadığı bir olay yüzünden başkaları ne der düşüncesine bürünen ailesi onu evlendirmeye karar verir. Hani insanın sabrı bir yere kadardır işte Nazlı'nın sabrı bir anda patlar ve kendi kuyusunun içinde çıkma vakti geldiğini belki bazı zorlukların onunla olacağını bilerek kendisi için bir adım atar. Bu adım onun için yeni bir hayat ve kuyunun taşlarını yıkmak demekti.

"Kendimize olan inançsızlığımız aslında içine düştüğümüz en büyük zindan. Teslim oluyoruz hemen. Rahat etmek istiyoruz. Ruhumuzu değil bedenimizi besliyoruz. Ama beden zamana tabii. Ruh teslimiyet ister, mücadele ister. Seni zorlar, kendini bulmak ister. Bu yüzden bir kafese alırız ruhumuzu. Bedenimizi acılara sürüklemesin diye terbiye ederiz onu. Aslında ne acıdır ki bedene nefes aldıran ruhtur ve bir gün hesabı onunla kapatacağız..."

Nazlı kendine olan inancını yeniden keşfetmesi gerektiğini fark ettiğinde hayat onun için yeni sürprizlerini hazırlamıştır.

Nazlı'nın kendini bulma yolculuğuna şahit olacaksınız. Tıpkı hayat gibi bazen mutlu olacak bazen de üzülecek. 

Yazarın diline hayran kaldım. Sizi yaşananların içine çekerek sanki Nazlı'nın yanında bulunmanızı sağlamış. Kendi hayallerinin peşinden koşmak isteyen kişilerin okuması gerektiğini düşünüyorum bu kitabı. 

"Başkaları hakkında kolay yargıya varılır. Saman altından su yürüten insanlar sana sokakta namus bekçiliği yaparlar. El alem jürisi oluşur hemen ve ayağının altındaki sandalye şak diye çekilir."

"... eğer ortada bir yanlışlık varsa düzeltilmeliydi. Saygı kazanılır ve sadece benden önce doğdu diye birine kayıtsız şartsız itaat edilmez."

"Kadınlar kendini değerli görmeliydi. Söyleyecek yeni sözleri olmalıydı. Bizler anne, eş kadındık. Değerliydik... Susmamalıydık.. Her şey nasıl ezberletilmiş, bilinç altına nasıl yerleştirilmişti. Kimse sorgulamıyordu."

"Herkes sever rüzgarı,
Her geçtiği kulağa özgürlüğü fısıldar."

"Kendi gücünün farkına varması kolay olmuyor insanın. çetin bir kışı sağ Salim atlatması gerekiyor. Bir kere atlatıldı mı o kış, bir daha kimseye eyvallahın olmuyor. Önemli olan, kışı göze alabilmekte."

"Harfler avuçlarımda bir sihir,
Ruhumdan olanlara ruh üflüyorum.
Dans ediyor cümleler benimle
Çağırdıkları yerlere gidiyorum.
Artık kim kimi yazıyor
Hiç bilmiyorum..."