Elena Armas The Spanish Love Deception (İspanyol Aşk Aldatmacası)

18:52:00


Kitabın yorumuna başlamadan önce belirtmem gereken bir durum var: Kitap, sonunu tahmin edebileceğiniz klişe romantik komedi eserlerden. Ben bu tarzda klişe eserler okumayı ve karakterler üzerinde kafamda birçok düşünce yaratmayı severim ancak klişe romantik komedi size göre değilse bu eserin sizi tatmin edeceğini düşünmüyorum.

Eser, Yabancı Yayınları tarafından "İspanyol Aşk Aldatmacası" olarak Türkçe'ye çevrildi. Ben İngilizce olarak okudum. Yazım dili olarak eğer seviyeniz B1-B2 arası veya üzerindeyse rahatlıkla eseri okuyabilirsiniz. Kitabın slow burn yani yavaş yakınlaşma temasına göre yazıldığını ve +18 sahnelerin olduğunu bilerek okumalısınız. 

New York'ta aynı ofiste çalışan fakat farklı grup yöneticileri olan Catalina Martin ve Aaron Blackford'un hikayesine konuk oluyoruz. Her şey Lina'nın en yakın arkadaşı Rosie'ye kız kardeşinin İspanya'daki düğünü için sahte bir erkek arkadaşa ihtiyacı olması söylemesi ile başlıyor. Aaron ise bu konuşmayı duyar duymaz kendisinin bu göreve yapabileceğini söylüyor. Tabi Lina buna ilk başta inanmıyor hatta karşı çıkıyor çünkü yakışıklı olmasına rağmen duygusuz Aaron'un bunu söylemesi imkansız. Ancak ailesine söylediği yalanı da düşününce işlerin karma karışık olduğunu yazar okuyucuya daha ilk sayfalarda göstermek istiyor. 

Kız kardeşi İsabel'in evleneceği kişi olan Gonzalo'nun abisi Daniel, Lina'nın eski sevgilisidir. Daniel ile yaşadığı olaydan sonra İspanya'yı terk edip New York'a gelmiş ve ailesine mutlu olduğunu kanıtlamak için erkek arkadaşı olduğu yalanını söylemiştir. Bir de Daniel'in da nişanlı olması eklenince bu düğüne kendisinin tek başına gitmesi onun için hayli zor olacaktır. Sahte erkek arkadaşı yaklaşık bir ay içerisinde bulmalı ve her şeyin sorunsuz bir şekilde ilerlemesi gerekmektedir.

"Blaming yourself now is not going to change the past; it's only going to take away energy that you should be spending in the present. And look where you are now; you are here. It's not too late."

Eser ana hatlarıyla iki bölümde oluşuyor: İspanya'dan önce ve İspanya'dan sonra. İspanya'dan önceki bölümler biraz durağan ilerlese de bazı karar veya durumların nedenlerini daha iyi anlamamıza olağan sağlıyor. Ben Aaron karakterine bayıldım. Hani sevdiği için her şeyi yapan ve onun iyiliğini düşünen karakterler vardır, işte Aaron benim için o karakterlerden sadece birisi. Lina ise geçmişinde yaşadıklarından dolayı temkinli ilerleyen birisi. Bu duruma da hak verdim, çünkü aynı şeyleri yeniden yaşamak istemiyor. Aynı zamanda Aaron ve Lina arasındaki çekimi yazarın iyi anlattığını düşünüyorum.

"In the real world, there was a consequence to every decision I made. To every choice that I ever took. A perfect world where life happened neatly and ideally didn't exist. Life was messy and often hard. It did not wait for anybody to be ready or to expect the bumps on the road. You had to grab on to the wheel and steer your way back tı your lane. And that was all I had done. That was what had brought me to where I was. For better or for worse."

Bu tarzda yazılan romantik türdeki eserler benim için güzel vakit geçirmek için idealdir. Yazarın dilini ve karakterleri anlatmak biçimini sevdim. Bu sayede karakterlerin neler düşündüğünü okuyucuya hissettirebildi. Eğer bu tarzda eserler okumaktan hoşlanıyorsanız bu kitaba bir şans verebilirsiniz.


You Might Also Like

0 yorum