Frantz
21:29:00Rotamızı Birinci Dünya Savaşı sonrasına doğru hareket ettiriyoruz. François Ozon mükemmel yönetmenliğini bu filmde konuşturarak duyguların özgürlüğüne doğru bir yolculuğa çıkarıyor seyirciyi. Filmin siyah beyaz çekilmesini -Bazı sahneler renkliydi.- ben sevdim. Duyguların yoğunluğunu bu şekilde daha da yansıtmış.
Siyah beyaz sahneleri şu şekilde açıklıyor yönetmen:
"İlk defa siyah beyaz film çekmek heyecan verici bir mücadeleydi ama aynı zamanda kalp kırıcıydı. Çünkü ben renkleri vurgulamaya eğilimliyim. Bu yüzden bazı sahnelerde renkten vazgeçmek benim için oldukça zordu. Özellikle doğa sahnelerinde."
Renk geçişlerini yaparken uyguladığı yöntemden de bahsetmiştir:
"Flashback sahnelerinde ve yalanların söylendiği ya da mutlu olunan birtakım sahnelerde hayatın yas dolu anlarına geri dönüp onlara can katmasını sembolize ederek bir dramatik anlatı öğesi olarak renk kullanmaya karar verdim. Kanın damarlarda akması gibi renk de siyah beyaz filme can veriyor."
Birinci Dünya Savaşı'ından sonra Almanya'nın küçük bir kasabasında bir mezarı ziyarete gelen Adrien'ı, savaşta kaybettiği nişanlısı Frantz'ın yasını tutan Anna nişanlısının mezarının başında Adrien'i görmesi ile filmimiz başlıyor.
Savaş sonrasında birbirine düşman olan Almanya- Fransa arasında yaptığımız serüvende; insanların birbirlerini sadece insan olarak değil aynı zamanda nereli olduğuna önem verdiğini, gerçeklerin bazen insanın canını yakabileceğini, bazen yapılan pişmanlıkların sorumluluğunu almamız gerektiğini ve acı ile zamanın dostluğuna kendimizi bırakarak hayata devam etmemiz gerektiğini anlatan etkileyici bir filmdi.
Filmin ortaya çıkmasını François Ozon şöyle anlatıyor:
“Bir arkadaşım I. Dünya Savaşı’ndan sonra Maurice Rostand tarafından yazılan bir oyundan bahsettiğinde sensörlerim çalışmaya başladı. Konuyu deştiğimde oyunun 1931’de Ernst Lubitsch tarafından Broken Lullaby adıyla sinemaya uyarlandığını öğrendim.”
İzlediği filmi kendince uyarlayarak seyirciye sunmuştur. Onun için önemli olanları şu sözleri ile açıklamış:
“Lubitsch’in filmini izlemek. Oyuna çok benziyor ve hikayeyi genç Fransız’ın gözünden anlatıyor. Bense hikayeyi, tıpkı seyirci gibi bu Fransız’ın neden nişanlısının başında yas tuttuğunu bilmeyen genç kadının gözünden anlatmak istedim. Oyunda ve filmde delikanlının yaşadıklarını bir rahibe itiraf ettiği uzun sahne sayesinde ilk andan itibaren sırrın ne olduğunu biliyoruz. Ben suçluluktan çok yalan ile ilgilenmek istedim.”
Filmi izlerken dikkatimi çeken bir durum ise, yönetmenin Manet'in "İntihar" eserini filmin içindeki hikayenin merkezine koyarak yaşam ile ölüm arasındaki çizgiye değinmesi oldu.
Aldığı ödüller:
-2016 Paula Beer, Marcello Mastroianni En İyi Genç Oyuncu Ödülü
-2017 Pascal Marti, César En iyi Görüntü Yönetmeni Ödülü
IMDb puanı: 7.5
Benim puanım: 9.7
Keyifle Seyirler. :)
11 yorum
İlk defa duyduğum bir film 📽. İzlemek isterim.
YanıtlaSilUmarım severek izlersin :)
SilHiç siyah-beyaz bir film izlmedim, merak ettim kesinlikle filmi. :)
YanıtlaSilBen severek izledim umarım sen de severek izlersin :)
SilEski dönemleri anlatan filmleri seviyorum bu da güzel duruyor anlatım için teşekkürler☺️
YanıtlaSilBen severek izledim umarım sen de severek izlersin :)
SilSevdim konusunu kısa zamanda bakacağım 🌸
YanıtlaSilUmarım severek izlersin :)
SilFilmdeki renk kullanımı bile izlemek için meraklandiriyor. Listeye eklenecek emeginize saglik.��
YanıtlaSilUmarım severek izlersin :)
SilMerhaba yazıları beğenmenize sevindim teşekkür ederim :) blogunuza bakacağım
YanıtlaSil