Elizabeth Acevedo Şair X

19:53:00

Xiomara Batista'nın savaşçı bir ruhu var. Tıpkı isminin anlamı gibi. Etrafının onu anlamadığını düşünür ve bu yüzden içindeki duyguları ikizinin ona aldığı deri kaplamalı deftere kendi şiirlerini yazmaya başlar. Bu şiirlerde onun öfkesini, çığlığını, yaşadıklarını, ne hissettiğini okuyoruz. Bu şiirler onun  kendisini anlamasını ve sözcüklerin gücü ile kim olduğunu bulmasını sağlıyor. Sözcükler onun hayatı. Sözcüklerin kendisine iyi geldiğini bilir ve yazdığı her sözcüğü içinde hisseder. 


Dışardan bakıldığında ise vücut kıvrımlarımdan dolayı erkeklerin ona ilgi duyduğu bu dünyada yumrukları ve yırtlıcığı ile kendini belli eder. Annesinin korktuğu şey ise kızının dikkat çekmesidir. Çünkü annesi dindardır. Ve kızının da kendisi gibi olması için ona baskı uygular. Ancak annesinin anlamadığı şey ise Xiomara'nın din ile ilgili çelişkileri ve soruları vardır. Bunu annesine dile getiremez çünkü dile getirirse başına geleceklerin farkındadır.

Onun kelimeleri ile hissedelim Xiomara'yı:

"İsimler
Ailede, ismi İncil'den olmayan
Tek kişi benim.
Kahretsin, Xiomara ismi Dominikçe bile değil.

Biliyorum, çünkü Google'da aradım.
Anlamı, savaşa hazır olan.

Ve işin doğrusu, bu tanım çok yerinde
Çünkü benim dünyaya gelişim bile,
Savaşçı bir duruş ile olmuş: önce ayaklar.

Annem ikiz kardeşim Xavier'i
Sağlıklı bir şekilde doğurduktan sonra,
Ondan kesilip alınmışım.
Ve ismim de insanların ağzından
Tıpkı doğumum gibi tuhaf ve acılı bir şekilde çıkar.

Ta ki ben yavaşça
Bakın -oh-MAH-ruh.
Diyene kadar.
Okulun ilk günü öğretmenler çözmeye çalışıp başaramazken
İrkilmemeyi de öğrendim.

Annem bunun bir azizin adı olduğunu düşündüğünü 
söylüyor.

Bana bu savaş ganimetini vermişti ve şimdi
nasıl da ona yakışacak şekilde davrandığıma lanet ediyordu.
Ebeveynlerim muhtemelen,
çiçekli elbiseler ve yumuşak gülümsemelerle
dizlerinin dibinde oturacak bir kız evlat istemişlerdi.
Bunun yerine postallar ve ancak bir ustura gibi
keskinleşene kadar sessiz kalabilen bir ağız buldular."

İkizi ile kendisine lütuf olarak bakılan iki kardeş. Çünkü artık umudun kesildiği o zamanda dünyaya gelmişlerdir. Annesi bunu Tanrı'nın hediyesi olarak görür ve dine daha çok bağlanır. Babası ise onlardan elini ayağını çeker. Sanki varla yok arasıdır Xiomara için.

Ailesinin ikizi ile ona olan davranışlar farklıdır. Çünkü ikizi erkek kendisi kız çocuktur. Bu fark Xiomara için anlamsızken dinin kuralları ile yaşayan annesi için gayet normaldir. Xiomara'nın okulda yaşadıkları eklenince hayatında yeni bir yol ortaya çıkmaya başlayacaktır. Bilmediği ve kendine güvenmesi gereken bir yol...

Kitapta Xiomara'nın şiirlerini okuyoruz. Ancak şiirlerin bir araya gelmesiyle hikayenin kendisi oluşuyor. Yani her şiir bir bütünün parçası. Sizi içine çekecek bir hikaye okuyorsunuz ama hikaye şiir türü ile yazılmış. Ben okurken zevk aldım. İlk defa bir hikayeyi şiir türünde okudum. Ayrıca kitap ödüllü bir kitap. National Book Award Genç Yetişkin kategorisi altın madalya ödülünü kazanmıştır.

Eğer bir kızın kendini tanıması ile ilgili bir yolculuk yapmak istiyorsanız ve bunu şiirlerin oluşturduğu bir hikaye ile yapmaya hazırsanız bu kitabı okumalısınız.

"Bazen asıl değerimin, kafamın içidekiyle değil,
Eteğimin altındaki ile ölçüldüğünü hissediyorum."

"Sözler boğazımdan düğümleniyor,
Ve sinirlerimi,
Onları ağzımdan çıkarabilmek için,
Bir makara olarak kullanıyorum."

"Kendimi derimin içine
Sıkışmış gibi hissediyorum.

Amazon gibi vücuduma rağmen,
İçimdeki bütün o şeyler için kendimi çok küçük hissediyorum.

Sert bir yüzeye çarpan bir yumurta gibi,
Kendimi kırıp açmak istiyorum."

"... kesin olarak bildiğim bir şey var,
Bir şeyin şöhret,, onu oluşturmak için harcanan zamandan daha uzun sürüyor."

"Bazen sanki yazmak acı çekmekten korunmanın tek yoluymuş gibi hissediyorum."

"Sadece bütün bu sessizlikten 
kaçmama yardım edecek bir şeye ihtiyacım vardı.

Sadece insanların, onları inciten her şey hakkında,
bir şeyler söylemesine ihtiyacım vardı.
Ve belki de babamın müzik dinlemeyi bırakmasının sebebi
buydu,
Sizin isyan etmeyi istemenize sebep oluyordu. Sesinizi 
çıkarmanıza.

Ve daha o yaşta öğrenmiştim, müzik sizinle bir yabancı
arasında
Bir köprü olabiliyordu."

"Gözlerimi kapatıyor ve müziğin içinde
hep aradığım şeyi bulmaya çalışıyorum:
Uzaklaşmanın yolu."

"Bazen birini sevmenin en iyi yolu,
gitmesine izin vermektir."

"Bazı şeyler söylenmeden de anlaşılabilir."

"Belki de, biriyle arkadaş olmanın 
en mantıklı yanı, sıradan bir günde bile 
onun en iyi haline dönüşmesine
yardım etmektir. 
Kendinkinde 
olmak istemediği zaman, 
ona bir ev vermektir."

"Kısacık anıların, domino taşları gibi
üst üste birikerek
bir yığın oluşturup,
seni kıçının üstüne oturtması komik bir şey.
İyi anlamda."

"Sözcüklerin beni uzaklara götürmesine izin veriyorum."

"Sözcükleri göğsümden taşan bir silah gibi kullanıyorum,
çünkü savaşabileceğim tek şey bu."

"Eğer ben yanıyor olsaydım, 
su getirmesi için,
kime güvenebilirdim?

Eğer ben bir kül yığını olsaydım,
beni güzel bir vazoya doldurması için
kime güvenebilirdim?

Eğer ben tozdan başka bir şey olmasaydım,
birileri parçalarımı toplamak için,
rüzgarın peşinde koşar mıydı?"

"Bir daha asla
birinin kalbimi görüp
onu yok etmesine
izin vermeyeceğim."

"Bazı kelimeler vardır
Söylenmesi gereken,
ama onları söylemiyoruz."

"Sevginin bir lastik bantı olduğunu,
çok fazla çekersen kopacağını,
Ama bütün karmaşaların etrafını saracak kadar
esnek de olabileceğini."

"Dans etmek, birilerine onları sevdiğini
söylemenin güzel bir yoludur."


You Might Also Like

0 yorum