Anton Çehov Altıncı Koğuş

14:43:00

Anton Çehov'u hep durum öykücüsü olarak duyarız. Ancak bir eserini okumak şimdiye nasip oldu. Geç kaldığımı düşünsem de belki de her kitabın bir zamanı olduğunu düşünenlerdenim. Altıncı Koğuş'un zamanı da okumam için geldiğinde aldım ve okudum.

Rus edebiyatı realist öğeleri barındıran okuyucuyu sarsan bir edebiyat türü. Okurken okuyucuyu düşündüren bu kitap ise Rusya'nın Çar Döneniminde geçer. Taşra bir kasabada bulunan akıl hastanesinde yaşanan olaylar anlatılır. Çehov, usta yazarlığını konuşturarak orada bulunan kişileri tanıtırken betimlemelerden yararlanır. Bu betimlemeler sayesinde okuyucu o zamanı (Çar Döneminin gerçeklerini) , yaşanılan yerin durumu, kişilerin fiziksel ve ruhsal özelliklerini usta kalemi ile okuyucuya sunar.

"Her türlü zorbalığın toplum tarafından makul ve yerinde bir gereklilik olarak karşılandığı, beraat kararı gibi her türlü merhamet göstergesinin toplumda tatminsizlik ve intikam duyguları uyandırdığı bir dünyada adaleti düşünmek gülünç değil mi?"

Asıl sorulması gereken soru ise şu: "Aslında kim deli?" 

Düzene uyum sağlayan ses çıkarmayan kişiler mi yoksa toplumun kurallarına uymayan kişiler mi deli ? Toplumun durumunu eleştirirken aynı zamanda toplumun nasıl düzene geleceğinden de bahseder. Eğitimin önemine de vurgu yapar. 

"Kasabada yaşamak boğucu ve sıkıcıdır; yüksek ideallerden yoksun olan toplum zorbalıkla, kaba bir sefaletle ve ikiyüzlülükle çeşitlendirilmiş cansız, anlamsız bir yaşam sürdürmektedir. Namuslular kıt kanaat geçinirken, namussuzların karnı tok sırtı pektir. okullara, dürüst yönetimi olan yerel bir gazeteye, tiyatroya, edebi toplantılara, entelektüellerin birlik olmasına ihtiyaç vardır. toplumun bilinçlenmesi, dehşete düşmesi gerekir."

Toplumun görevini yapmamasından, çıkar ilişkilerin toplumu nasıl etkilediğinden bu yüzden de sosyal devlet anlayışından uzaklaşıldığından bahseder. 

Doktor Yefimiç bu gidişatın farkındadır. Ancak bu duruma karşı koymak istemez. Hareket etmez. Çünkü tek kişidir o. Bir de böyle düşünen toplumdan farklı düşünen , toplumun davranışlarından farklı davranan deliler vardır. O bir doktordur.

Doktorun hayatı Altıncı Koğuştaki hastası ile konuşması ile değişmeye başlar. Onun dedikleri ona o kadar iyi gelir ki; onu dinlemekten zevk alır. Onun gibi düşünen biri ancak o hasta. işte çıkmaz burada başlıyor.

"-Beni neden burada tutuyorsunuz?
-Hasta olduğunuz için.
-Evet hastayım. Ancak siz de biliyorsunuz ki onlarca, hatta yüzlerce deli özgürce dışarıda dolaşıyor, çünkü cehaletiniz yüzünden onları sağlıklı olanlardan ayırt edemiyorsunuz. Neden ben ve bu zavallı insanlar, dışarıda dışarıda dolaşanların yerine burada günah keçisi gibi oturmak zorunda? Siz, sağlık memuru, idare amiri ve bütün hastane güruhunuz; ahlaki bakımdan hepimizden ölçülemeyecek derecede aşağı konumdasınız. neden burada oturan siz değilsiniz de biziz? Mantık bunun neresinde?"

Okurken sizi sarsacak bir kitap. Kısacık ama  derinden etkileyecek bir kitap. Mutlaka okuyun.

"Gerçi elimizin altında kitaplar var, ama bu canlı sohbetin, karşılıklı ilişkinin yerini tutmuyor. Kıyaslama yapmama müsaade edecek olursanız, bence kitaplar notaya, sohbet ise şarkı söylemeye benziyor.. "

"Sıradan bir insan iyiyi ya da kötüyü dışarıdan bekler. Düşünen bir insan ise kendinde bulur. İnsanın huzuru ve memnuniyeti dışarıda değil, içindedir."


You Might Also Like

0 yorum