Jojo Moyes Yağmurdan Kaçarken

18:29:00

Beklentiyi yüksek tutmadan sizi hayatın akışından çıkaran bir kitap Yağmurdan Kaçarken. Bu benim Jojo Moyes'dan okuduğum ikinci kitap olduğu için kaleminin nasıl olduğunu tam olarak çözemedim. Senden Önce Ben kitabını sevmeme rağmen bu kitap hakkında ne sevdim ne de sevmedim diyebiliyorum.  Konu olarak sizi sürüklüyor ama sanki bir şeyler eksik gibi.

Kitabın başları yavaş ilerliyor bu konuda uyarmam gerekiyor. Kitabın son 150 sayfasında olaylar bir anda çözülüyor. ilk başta bir şeyler olmuyor, burada ne olacak gibi bir düşünceye kapılabilirsiniz.

Kitabın konusuna gelecek olursak; 1950'lılı yıllarda İngiliz kolonisi olan Hong Kong'da yaşayan Joy, bir partide tanıştığı Edward ile 48 saat içinde nişanlanırlar. İlk bölüm bunu anlatırken bir sonraki bölümde Sabine'in büyükannesi Joy'un yanına İrlanda'ya gitmesine geçiş yapmış yazar. İrlanda'da yaşanan olaylar ile hem geçmiş hem de günümüzdeki olaylar gün yüzüne çıkıp 3 kadının hayatına yansıyacaktır. İşte bundan sonrasını okurken olay olmuyor gibi geldi bana. Okurken, ben de mi sorun var acaba?, diye düşündüm. Fakat bir kaç yorum okuduğumda herkesin benimle aynı fikirde olduğuna karar verdim.

Kitap, 3 kuşağın yaşadıklarını anlatarak Sabine, annesi Kate ve Joy'un duygularını okuyucuya aktarmaya çalışmış yazar. Fakat ben Kate'in eve terk etmesinden sonra yaşadıklarını biraz daha aktarmasını isterdim.

Kitabı okumak isterseniz fazla beklentiye girmeden okumanızı tavsiye ederim.

" Hem etrafındaki her şeyden uzaklaştığını hissediyor hem de en küçük şeylerin bile farkına varıyordu."

" Ebeveynlerin kendilerini çocuklarının yerine koydukları pek söylenemez.Koysalardı çocuklarının onları neden dinlemediğini anlarlardı.Bu bir başkaldırı değil aslında,talepler mantıklarına uymadığı için böyle davranıyorlar. "


" İrade gücü sayesinde bir yol bulunur."


" Anılar su yüzüne çıktıkça cümleler de ilmek ilmek çözülüp daha uzun,özgürce akıp giden hikayelere dönüşüyor,türlü renklere bürünüyordu. "


"Ben gündüzleri kendimi daha iyi hissederim."

"Duygularını dışa vurmuyor olmaları bir şey hissetmedikleri anlamına gelmez."

"Ben yalnızca insanları kaybetmeden önce onları sevmenin önemli olduğuna inanıyorum. Onlarla ne kadar uzun vakit geçirirsen o kadar iyi."

"Herkesin bir tarzı vardı ve bunu kişisel algılamayıp onları öyle kabullenmek gerekirdi."

"Kendini kötü hissettiğinde evden çıkmak en iyisidir."

"Ve o zaman anladım ki ödülü alabilmek için bazı şeyleri hoş görmek gerekiyordu."

"İnsanın birine kızgınlığı uzun sürmüyor. En azından önemsediği biriyse."

"Yalnızca değiştiremeyeceğim şeyler için kendimi harap etmeyi bıraktım."

"Senin bir şeyin yanlış olduğunu düşünüyor olman gerçekten yanlış olduğunu göstermez."

" Güzel haberler tekrarlanmanın yükünü memnuniyetle taşıyabilirdi."




You Might Also Like

0 yorum