Yaptığım araştırmaya göre Zincire Vurulmuş Prometheus aslında Prometheus Üçlemesi'nin ilk kitabı. Fakat günümüze Prometheus Üçlemesi'nin diğer iki kitabı ulaşmamıştır.

Tragedya türünde yazılmış olan bu eserde herkesin uyması gereken düzene baş kaldırdığı için Zeus'un emri ile sonsuza kadar Olympos tanrıları tarafından gazaba uğrayacak olan Prometheus'un hikayesini okuyacağız.

Titanlar soyundan gelen Prometheus'un mitolojideki anlamı "önceden gören"dir. Kaderini ve Zeus'un ileride tıpkı babası gibi tahttan indirileceğini söylediğinde Zeus küplere binmiş, bu kişinin kim olduğunu Prometheus'tan öğrenmek için onun yanına birisini de göndercektir.  

Zeus tahtı babasından aldığında onu destekleyenlerden birisiydi Prometheus. Ancak Prometheus insanlara ateş yakmayı ve sanatı öğrettiği için Zeus'a karşı gelmiştir ve kaderini yaşamak için zincire vurulmaya razı olmuştur.

Kitabı okurken şunu düşündüm: "Geleceği bilen Prometheus neden kendisini kurtarmak için hiçbir eylemde bulunmadı?" İşte ana fikir olan "umut" okuyucuya bu anda el sallıyor. Bir gün kurtulacağını bilen Prometheus bu bekleyiş ile kendisini telkin ediyor.

"İyiliğe kötülük, doğruya yanlışla cevap veren tüm tanrılardan nefret ediyorum."

Günümüzün diktatör devletlerde olduğu gibi Zeus o dönemde halkını zorbalık ile kendisine itaat ettirtiyordu. Onun kurallarına uymayan kim olursa olsun cezanlandırılmalıydı. Peki beden cezalandırılıp tutsak edildiğinde kişinin umudunu de yok edebilir miyiz? 

"Başkalarına zarar verenlerden nefret etmek hastalıksa, evet hastayım."

Bana göre bu düşünce ile bu kısa ama anlamlı tiyatro eserini okumanızı isterim. Bir insanı bedenen hapsetseniz bile ruhundaki umut sönmedikçe ona istediğinizi yaptıramazsınız.