Pablo Neruda Kuşlar Sanatı

21:04:00

Pablo Neruda'nın imgeler ile dopdolu betimlemelerini özlediğimi Kuşlar Sanatı eserinin sayfalarını çevirirken fark ettim. Şiirlerindeki duygu yoğunluğunu kuşlar hakkında yazdığı şiirlerde de kendisini belli ediyor.

"Peru Pelikanı

Oturmuş denizin üstüne
derin sorunları tartıyor pelikan:
okyanusun hacmi
yiyecek derdi,
dalgaların tekrarı,
balinanın yalnızlığı,
ay falı,
rüzgârın koordinatları.
Vurdumduymaz yargıcı denizin:
yuvarlanır zaman kafatasının üstünde
yağmurdan ya da dalgadan bir damla
kayar uzun gagasından
saydam bir hüküm gibi.
Sallanarak çatlayan dalgada
bir yuva ya da terk edilmiş bir beşik gibi,
sayıyor pelikan
biriktirdiği balıkları,
plastik paralar gibi,
gagasından sarkan kesede.
Sardalye sürüleri,
solgun güz balığı,
Taitao’nun pürtüksüz merlosu,
bıçak renkli istavrit azmanları,
yakamoz yumuşakçaları,
mürekkepbalığı kolları,
şeytansı kalamarlar
ve kurdeşenli kafadanbacaklılar
saklamış kesesinde pelikan.
Birden kaldırıyor pinti kuş
balık yüklü torbasını,
açıyor kurşundan kanatları,
uçuyor göğe demirden tüyler
ve seyrediyor sessizlikte sessizlik
dinsel bir gemi gibi."

Neruda'nın bu eserinde Şili'deki kuş türlerine ithafen yazdığı şiirler mevcut. Her bir şiirinde kendisine has dilini yansıtıyor. Özellikle kuşların uçma eylemine değinerek insanların bazı konulardan harekete geçmesi gerektiğine de vurgu yapıyor.

"varacaksın, büyük kuş,
rüzgârla kuluçkadan çıkan,
kumla beslenen
kırılgan yumurtaları
gerdanlıktan ayıklamak için
bir başka uçuş yeniden
çoğaltıncaya dek yaşamı, ölümü,
büyümeyi,
ıslak çığlıkları, sıcak gübreyi,
yeniden doğumlar, terk edişlerle
rüzgârlı bozkırdan uzaklara
bir başka rüzgârlı bozkıra.

Uzaklara
bu sessizlikten, uçuyor soğuğun kuşları
uçsuz bucaksız çakıllı bir sessizliğe
ve yuvadan gezgin kuşlara dek,
deniz okları, miras bırakıyor bana
ıslak gururunu geçen zamanın,
tüylerin dillere destan sürekliliğini
doğup ölen, katlanan, kalbi çarpan,
balıklardan uzun bir kılıç yaparak,
zulme karşı zulümle, ışığın kendini
rüzgâra ve denize karşı yaşamı."

Her canlının yaşam anahtarını kuşlar üzerinden göstermek istemiş bana göre. Uçmayı öğrenmek kuşlar için yaşam kaynaklarından sadece birisi. Uçmayan bir kuş yaşamış oluyor mu? Peki bir insanın kendisini keşfetmesi için uçmayı ve keşfetmeyi denemesi gerekmiyor mu? Tıpkı kuşlar gibi.. 


"Kristal bir küredir dünya,
uçmazsa insan yitirir yolunu:
saydamlığı kavrayamaz.

Bu yüzden açıklıyorum
kuşatılmamış berraklığı,
ben ki kuşlardan öğrendim
tutkulu umudu
kesinliği ve gerçeğin uçuşunu."

Pablo Neruda, kuşların direnişini göstererek insanların da bazı durumlarda direnmesi ve dünyayı keşfetmesini gerektiğine vurgu yapıyor şiirlerinde.  

"Ben, halkın şairi, bir taşralı, kuşbaz, koşturdum dünyada yaşamı arayarak: kuş kuş tanıdım toprağı: keşfettim ateşin uçtuğu yeri: enerji kaybını ve ödüllendirildi benim yansızlığım, kimse bir şey ödemediyse de bunun için, çünkü ruhuma bastım o kanatları ve kıpırtısızlık hiç tutunamadı bende."

Çok severek okuduğum bir eser. Şiir okumaktan hoşlanıyorsanız mutlaka bakmalısınız.














You Might Also Like

0 yorum