Bazı yazarlar yazdıkları ile sizi eserin geçtiği yere doğru götürür ve karakter ne yaşıyorsa siz de onlarla beraber bir yolculuğa çıkarsınız. Nicholas Sparks da bu yazarlardan biridir benim için
The Notebook (Türkçesi Defter) benim hem severek izlediğim filmlerden hem de kendimi karakterle beraber hissederek okuduğum kitaplardan biridir. Bu yüzden benim için yeri hep ayrı olacaktır.
Sevginin gücünü hissettiğiniz bu güç ile kitabı okurken duygularınıza hakim olmakta zorlanacağınız bir kitap. Kitap seri olarak gözükse de (bu kitap serinin ilk kitabı) ikinci kitap ile bağlantısı sadece karakterler ile ilgili olduğunu söyleyebilirim. Yani bu kitap bana göre seri kitabı gibi gelmedi. Çünkü sonu devamı olmayacak şekilde bitti.
Lafı fazla uzatmadan konuya geçiyorum. Allie ailesi zengin olan biridir. Ona uygun birisi ile evlenebilir. Diğer türlüsü düşünmek bile imkansızdır. O ailesi nasıl uygun görürse öyle yaşayan kendi yeteneklerini ve düşüncelerini ailesi için bırakmış biridir. Noah ise sıradan bir adamdır. Ne zengindir ne de soylu. Geçinmek için çalışır. Bir yaz aşkı olarak sürmesi beklenen bu aşk iki taraf içinde bitmiş sayılır mı?
14 yıl sonra Allie başkası ile evlenmek üzereyken her şeyin bitip bitmediğinden emin olmak için Noah'ı bulur. Peki Allie evleneceği kişiyi gerçekten seviyor mudur?
Okurken yüreğinizde bir sızı oluşturacak duygusal bir aşk hikayesi. Kitabı okuduktan sonra da filmini izleyebilirsiniz.
“Poetry, she thought, wasn’t written to be analyzed; it was meant to inspire without reason, to touch without understanding.”
“Time,unfortunately, doesn’t make it easy to stay on course. The path is straight as ever, but now it is strewn with the rocks and gravel that accumulate over a lifetime.”
"Love in these last and tender hours
is sensitive and very pure
Come morning light wiht-lit powers
to awaken love that's ever sure."
"Nothing is ever really lost, or can be lost
No birht, identity, from - no object of the
world,
Nor life, no force, nor any visible thing;...
The body, sluggish, aged, cold- the embers
left from earlier fires,
... shall duly flame again;" Walt Whitman
The Notebook (Türkçesi Defter) benim hem severek izlediğim filmlerden hem de kendimi karakterle beraber hissederek okuduğum kitaplardan biridir. Bu yüzden benim için yeri hep ayrı olacaktır.
Sevginin gücünü hissettiğiniz bu güç ile kitabı okurken duygularınıza hakim olmakta zorlanacağınız bir kitap. Kitap seri olarak gözükse de (bu kitap serinin ilk kitabı) ikinci kitap ile bağlantısı sadece karakterler ile ilgili olduğunu söyleyebilirim. Yani bu kitap bana göre seri kitabı gibi gelmedi. Çünkü sonu devamı olmayacak şekilde bitti.
Lafı fazla uzatmadan konuya geçiyorum. Allie ailesi zengin olan biridir. Ona uygun birisi ile evlenebilir. Diğer türlüsü düşünmek bile imkansızdır. O ailesi nasıl uygun görürse öyle yaşayan kendi yeteneklerini ve düşüncelerini ailesi için bırakmış biridir. Noah ise sıradan bir adamdır. Ne zengindir ne de soylu. Geçinmek için çalışır. Bir yaz aşkı olarak sürmesi beklenen bu aşk iki taraf içinde bitmiş sayılır mı?
14 yıl sonra Allie başkası ile evlenmek üzereyken her şeyin bitip bitmediğinden emin olmak için Noah'ı bulur. Peki Allie evleneceği kişiyi gerçekten seviyor mudur?
Okurken yüreğinizde bir sızı oluşturacak duygusal bir aşk hikayesi. Kitabı okuduktan sonra da filmini izleyebilirsiniz.
“Poetry, she thought, wasn’t written to be analyzed; it was meant to inspire without reason, to touch without understanding.”
“Time,unfortunately, doesn’t make it easy to stay on course. The path is straight as ever, but now it is strewn with the rocks and gravel that accumulate over a lifetime.”
"Love in these last and tender hours
is sensitive and very pure
Come morning light wiht-lit powers
to awaken love that's ever sure."
"Nothing is ever really lost, or can be lost
No birht, identity, from - no object of the
world,
Nor life, no force, nor any visible thing;...
The body, sluggish, aged, cold- the embers
left from earlier fires,
... shall duly flame again;" Walt Whitman