Kendisine yapılması gerektiği iletilen her konunun arkasından "Neden?" diye sormuş, verilen cevap eğer onu tatmin etmediyse bildiği yoldan ilerlemiştir. Annesinin evlilik yapması gerektiğine dair söylediği bütün sözleri dinlememiş, saf özgürlüğünün peşinden gitmiştir. Kendi döneminde kadınları kabul eden bir tane üniversite mevcuttu. Lou Salome de annesini ikazlarına rağmen Zürih Üniversitesi'nde eğitim almıştır. Kendi döneminin çok ötesinde olan düşünceleri kimi zaman fazla uçarı bulunmuştur toplum tarafından.

"Kadınların kabahati, olsa olsa erkek hegemonyasını kabul edip kendilerine sağlanan konfor alanından çıkmamaktı. İşte bu, kadınları edebiyat, bilim ve sanatta yok sayan erkeğinkinden bile büyük bir hataydı. Suç "Neden?" diye sorduklarında alamadıkları yanıta takılmadan teamüllere teslim olarak yaşamayı kabullenen herkesindi."

Lou Salome; Nietzsche, Rilke, Paul Ree, Freud ve Tolstoy gibi usta ve önemli isimlerle anılmıştır. Bazı isimler ile çalışmalarıyla adından bahsedilirken bazılarıyla ise adı aşk dedikodularına karışmıştır. Yaşadığı yıllar boyunca kendisini birçok alanda geliştirmiştir. Özellikle Freud ile tanışmalarından sonra psikanaliz konusunda önemli tezleri mevcuttur.

"Erkek egemen bir dünyanın içine doğmuş olmak onun suçu değildi ki... O halde neden bu haksızlığı yaşamak zorundaydı?"

Lou Salome'nin hayatının sonlarına doğru mektuplarını ve kendisi ile alakalı belgeleri yok ettiği söylenmektedir. Bulunulan bilgiler doğrultusunda kaleme alınan bu biyografide yazarın akıcı dili de eklenince Salome'nin düşünce yapısını daha iyi anlayacaksınız.

Eğer biyografi türünde eserler okumaktan hoşlanıyorsanız bu kitaba bir şans verebilirsiniz.