Zülfü Livaneli Engereğin Gözü
16:39:00Kitabın yorumundan önce belirtmem gereken bir şey var: Eser tarihsel bir roman değil. Anlatmak istediği durumu daha net bir şekilde anlatmak için tarihi, dekor olarak kullanmış yazar. Bunu bilerek okumanızı isterim.
İnsan psikolojisinin derinlerine doğru bir yolculuk yapacaksanız bu kitapta. O şaşalı Osmanlı sarayına götürecek roman sizi. Bu şaşanın içinde yaşanan entrikalara şahit olurken aynı zamanda gücün engereğin gözlerini kamaştıran büyülü atmosferinde gezineceksiniz. Yaşanan olayları Habeşistan topraklarından sürülüp İstanbul'a getirilen, bu yolculukta zorla hadim ettirilen, saraya satılan ve burada harem ağalığına kadar yükselen Habeş Süleyman'ın gözünden okuyacaksınız.
Efendi- köle ilişkisinin çarpıcı gerçekliğine tanık olacaksınız. Her şey biricik efendisi, padişahının harem dairesinin çinili odaya hapsedilmesi ile başlıyor. Zaten yaşanan alametler kötü bir şeyin olacağını gösteriyordu Habeş Ağa'ya göre. Peki şimdi ne olacaktı? Efendisi Osmanlı'nın biricik padişahının kaderi bu muydu?
Bu işin iç yüzünü öğrenmeye çalışırken, yaşanacak olayların içerisinde bulacaktı kendini. Peki bu sarayın neresindeydi o? Efendisine tapan bir köle mi, yoksa yeni padişahın bir kulu mu? Kellesi boynundan gitmesin diye zekasını kullanarak bu zamana kadar yaşamış olan Habeş Ağa'nın düşüncelerini irdelerken bir insan için gücün, imparatorluğun önemini yeniden kavrayacaksınız. Birinin gücü eskisi gibi değilse o kişinin yaptıklarını düşünürken ilk başta doğru gelen onca durum aslında yapılması gerekiyor muydu? Gücün herkese gösterilmesi gereken ışıltısı engereğin gözünü bile kamaştırırken, bu gücün ışıltısı söndüğünde kişi aynı kişi midir? Onun etrafında olacak kişiler de aynı olacak mıdır?
Çıkarlar çatışınca insanların neler yaptığına Osmanlı sarayında yaşananlar ile şahit olacaksınız. Yaşamın ince bir ip üzerinde olduğu bu sarayda ipin kopması ile geriye dönüşün olmadığının bir anda efendinin köle, kölenin efendi olduğu bir dünya. Bu gerçekliğin günümüzdeki olaylarda da görülmesi insanın iktidar ve hırs ikilisine olan eğilimden kaynaklandığı bir gerçek. Peki yaşamın erdemi nerede? Bu kitabı okurken insan psikolojisini yaşanan olaylar ile değerlendirerek okumanızı isterim.
Kitabın sonunda ise umudun filizlerini göstermek istemiş yazar. Filizi toprağa ekmiş ancak insan,
gücün ışıltısına karşı koyabilecek midir?
Sizi etkileyecek çarpıcı bir roman arıyorsanız bu kitaba mutlaka bakmalısınız.
""Aslında" diyordu, "varlık yokluktur, yokluk da varlık! Hepsi gören göze bağlı!"
4 yorum
Livaneli'nin çok farklı, kendine özgü bir tarzı var. Bu kitabını ilk defa gördüm, hemen inceleyeceğim. Eline sağlık :)
YanıtlaSilKesinlikle katılıyorum :) umarım severek okursun :)
SilAnlatım için teşekkürler☺
YanıtlaSilBen teşekkür ederim :)
Sil