Tarih ile ilgileniyorsanız 1917 yılında gerçekleşen Ekim Devrimi (Bolşevik Devrimi) nin Dünya Tarihi için önemi ile şimdiki zamanında yaşanan olaylara zeminini hazırladığı bilinmektedir.
Peki bu devrim niye bu kadar önemli ? Bu devrim hangi şartlarda ve nasıl gerçekleşti ? Parti ve devrim için önemli olan Lenin kimdir ? Bu kitapta anlatılanlar 3-4 temmuz olaylarından sonra ve Ekim Devrimi öncesinde Lenin'in yaşadıkları anlatılıyor. Tarihi bir eser niteliğinde olan bu kitabı daha iyi anlamanız için bazı bilgilerden bahsetmem gerekiyor. Bu sayede kitabı daha iyi anlayabilir ve o şartları gözünüzün önüne getirmeniz kolaylaşır.
"1917 Rusya Devrimi'nin esin kaynağı ve önderi olan Marksist fikir, siyaset ve eylem adamı, asıl adıyla Vladimir İliç Ulyanov (Lenin), 22 Nisan 1870'te doğdu. 1917-1924 yılları arasında yeni Sovyet Devleti'nin temellerini atmış ve ilk başkanı olmuş, dünya işçi hareketinin yeni öncü örgütü olarak "lll. Enternasyonal"i kurmuştur. Tarihinin en büyük devrimcilerinden biri ve Marks sonrası dönemin en etkili sosyalist düşünürü olarak kabul edilir."
"Yani çok sıradan bir yaşamım var, gördüğün gibi: Sigara içmem, içki içmem, kızlarla da hiç ilgim yoktur...” Güldü. “Ama yine de ilginç bir yaşam, değil mi? Hele şimdi, tıpkı bir macera romanı. Göl boyunca uzanan bir ormanın derinliklerinde bir kulübe! Fesat adamlar Finli tırpancılar kılığına girmişler. "
O kendisini değil sadece devrimi düşünen biridir. Devrim için isminin kötü şöhret ile anılması önemli değildi. Onun için önemli olan halkın her şeyden haberi olmasıydı. Halka dürüst olmak lazımdı.
"Taktiklerimiz kitlelere gerçekleri söylemektir. Bizim yararımıza olmasa bile gerçekleri söylemeliyiz. Ancak bu yolla kitleler bize güvenir. Tarihin tüm dönemeçlerinde, her zaman sadece ve sadece gerçeği söylersek, düşüncelerimizle yaptıklarımız farklılaşmazsa, sözde ‘taktik kaygılarla’ halka yalan söylemezsek yenilmeyiz. Çünkü taktikler, bazı yoldaşların düşündüğü gibi stratejiden çok uzak değil... "
“Sloganlarla oynamıyorum; devrimin her dönemecinde kitlelere gerçeği söylüyorum, ne kadar acı da olsa ve sen, öyle hissediyorum ki, halka gerçeği söylemekten korkuyorsun. Proleter siyaseti burjuva yöntemlerle yürütmek istiyorsun. ‘Kendi çevrelerinde’, kendi aralarında gerçeği bilen, ama kitlelere, kendi söylemleriyle, onlar cahil ve kıt anlayışlı oldukları için bunu iletmeyen önderler, proleter önderler değildir. Doğruyu söylemeli. Yenilgiden korkuyorsan, bunu ‘zafer kazanılacak’ diye satmamalısın; eğer uzlaşmaya gidiyorsan, kitlelere bunun uzlaşma olduğunu söylemelisin; zafere kolayca ulaştıysan, illa ‘zordu’ diye ısrar etmemelisin ve eğer zor olduysa da, ‘çok kolaydı’ diye böbürlenmemelisin; hata yaparsan, kendi itibarın için, bunun hata olduğunu itiraf etmelisin çünkü sana itibar kaybettirecek olan esasında hataların konusunda sessiz kalmandır; eğer koşullar yön değiştirmeni gerektiriyorsa, sanki hiçbir değişim yokmuş gibi olayları sunmamalısın; eğer sınıfın sezgilerine ve devrimci sağduyusuna güveniyorsan, ona karşı doğru sözlü olmalısın. Bir Marksistin bunlara inanmaması ayıptır ve çürümüşlüktür. Ayrıca düşmanı bile aldatmak son derece karmaşıktır, çift yönlüdür ve ancak en somut askeri taktikler alanında caizdir. Çünkü düşmanlarımızla dostlarımız arasında demirden bir duvar yok, düşmanlarımız halk üzerinde hâlâ etkililer ve kitleleri kandırma becerileriyle, bizim dahiyane manevralarımızı, kitleleri aldatma girişimi gibi –üstelik de başarıyla– gösterebiliyorlar. ‘Düşmanı aldatmak’ adına kitlelere samimiyetsiz davranmak, aptalca ve yanlış hesaplanmış bir siyaset tarzı. Proletaryanın gerçeklere ihtiyacı var ve soylu küçük burjuva yalandan daha fazla hiçbir şey onun davasına zarar veremez.”
Beni etkileyen durumlardan biri de Lenin'in kadınlara önem vermesi oldu.
“Bir devrim ancak kadınlar tarafından desteklenirse, kadınlar da onun içinde rol alırsa başarıya ulaşabilir.”
Yazar olayları sade bir dil ile aktardığı için okurken zorlanacağınızı düşünmüyorum. Eğer yakın tarihe ilginiz varsa mutlaka okumanızı öneririm.
“Sözcükler sonsuz bir akıntıydı; değişik seslerden, sıcak, etkileyici fısıltılardan oluşan, Rusça veya yabancı dillerde, bilimsel veya basit, kaba veya incelikli, değerli, nefret dolu sözcükler. “
“Kitleler pratiktir, kendilerini ilgilendirmeyen işlere burunlarını sokmazlar. Bireyci entelektüeller gibi değildirler. Yüksekten atılan nutuklar, teatral mimikler onlara hitap etmez. Onlar mimikleri ve nutukları, Kerenski’lere, Avksentyev’lere, eski Plutarch’ı okumuş gymnasium mezunlarına bırakırlar. Kitleler, örgütsüz davrandıkları için başarısız olduklarını anlayacaktır. Bir dahaki sefere bunu hesaba katarlar.”
"Aldatmaktan daha tehlikeli bir şey olamaz.”
“İnsanlar sanki dünyada olağandışı hiçbir şey olmuyormuş gibi yaşıyorlar. Aynı geçen yıl, ondan önceki yıl ya da on yıl önce yaşadıkları gibi. Tolstoy da bu gözlemde bulunmuştu bir keresinde, tam da yerinde bir gözlemdi.”
“Belki de sadece unutmak istiyorlar,” dedi Yuzef.
Bir süre sessiz kaldılar."
“Uzun süre önce Platon, eğer filozoflar devleti yönetmeyi ya da yöneticiler filozof olmayı öğrenmezler ve devlet erki ile felsefe iç içe geçmezse ne devlet için ne de genel olarak tüm insan nesli için kötülüklerin son bulmayacağını söylemişti.”
"Lider, düşüncenin mutlak özgür olduğu bir ortamda insanları etkileyebilen kişidir. Ama karara varıldıktan sonra, artık özgür düşünce olamaz. "
Peki bu devrim niye bu kadar önemli ? Bu devrim hangi şartlarda ve nasıl gerçekleşti ? Parti ve devrim için önemli olan Lenin kimdir ? Bu kitapta anlatılanlar 3-4 temmuz olaylarından sonra ve Ekim Devrimi öncesinde Lenin'in yaşadıkları anlatılıyor. Tarihi bir eser niteliğinde olan bu kitabı daha iyi anlamanız için bazı bilgilerden bahsetmem gerekiyor. Bu sayede kitabı daha iyi anlayabilir ve o şartları gözünüzün önüne getirmeniz kolaylaşır.
"1917 Rusya Devrimi'nin esin kaynağı ve önderi olan Marksist fikir, siyaset ve eylem adamı, asıl adıyla Vladimir İliç Ulyanov (Lenin), 22 Nisan 1870'te doğdu. 1917-1924 yılları arasında yeni Sovyet Devleti'nin temellerini atmış ve ilk başkanı olmuş, dünya işçi hareketinin yeni öncü örgütü olarak "lll. Enternasyonal"i kurmuştur. Tarihinin en büyük devrimcilerinden biri ve Marks sonrası dönemin en etkili sosyalist düşünürü olarak kabul edilir."
"Lenin, 1917'nin Nisan ayında Petrograd'a vardı ve hemen arkasından "Nisan Tezleri"ni yayımladı. Bu tezlerle Lenin Rusya'nın güncel durumu tahlil etti ve partinin izleyeceği siyasi hattı ortaya koydu. Tezlerde Lenin "Bütün İktidar Sovyetlere!" sloganını öne çıkartarak, iktidarın bir taban örgütlenmesi olan işçi konseyleri tarafından alınmasını savundu.
Temmuz ayında meydana gelen başarısız bir Bolşevik ayaklanmasından sonra güvenliği nedeniyle Finlandiya'ya gitti."
İşte bu kitap başarısız Temmuz olayından sonra Finlandiya'ya gitmeden önce yaşadıkları anlatılmaktadır. Kitap, Lenin'in ayın parıltısı ile kayığın içinde gizli bir kulübeye giderken başlıyor. Bu kulübede saklanıp devrim için yazılar yazar. Bu yazılar ile halkı bilinçlendirmek istemektedir. Onun hayatı sıradan bir yaşamdır.
O kendisini değil sadece devrimi düşünen biridir. Devrim için isminin kötü şöhret ile anılması önemli değildi. Onun için önemli olan halkın her şeyden haberi olmasıydı. Halka dürüst olmak lazımdı.
"Taktiklerimiz kitlelere gerçekleri söylemektir. Bizim yararımıza olmasa bile gerçekleri söylemeliyiz. Ancak bu yolla kitleler bize güvenir. Tarihin tüm dönemeçlerinde, her zaman sadece ve sadece gerçeği söylersek, düşüncelerimizle yaptıklarımız farklılaşmazsa, sözde ‘taktik kaygılarla’ halka yalan söylemezsek yenilmeyiz. Çünkü taktikler, bazı yoldaşların düşündüğü gibi stratejiden çok uzak değil... "
“Sloganlarla oynamıyorum; devrimin her dönemecinde kitlelere gerçeği söylüyorum, ne kadar acı da olsa ve sen, öyle hissediyorum ki, halka gerçeği söylemekten korkuyorsun. Proleter siyaseti burjuva yöntemlerle yürütmek istiyorsun. ‘Kendi çevrelerinde’, kendi aralarında gerçeği bilen, ama kitlelere, kendi söylemleriyle, onlar cahil ve kıt anlayışlı oldukları için bunu iletmeyen önderler, proleter önderler değildir. Doğruyu söylemeli. Yenilgiden korkuyorsan, bunu ‘zafer kazanılacak’ diye satmamalısın; eğer uzlaşmaya gidiyorsan, kitlelere bunun uzlaşma olduğunu söylemelisin; zafere kolayca ulaştıysan, illa ‘zordu’ diye ısrar etmemelisin ve eğer zor olduysa da, ‘çok kolaydı’ diye böbürlenmemelisin; hata yaparsan, kendi itibarın için, bunun hata olduğunu itiraf etmelisin çünkü sana itibar kaybettirecek olan esasında hataların konusunda sessiz kalmandır; eğer koşullar yön değiştirmeni gerektiriyorsa, sanki hiçbir değişim yokmuş gibi olayları sunmamalısın; eğer sınıfın sezgilerine ve devrimci sağduyusuna güveniyorsan, ona karşı doğru sözlü olmalısın. Bir Marksistin bunlara inanmaması ayıptır ve çürümüşlüktür. Ayrıca düşmanı bile aldatmak son derece karmaşıktır, çift yönlüdür ve ancak en somut askeri taktikler alanında caizdir. Çünkü düşmanlarımızla dostlarımız arasında demirden bir duvar yok, düşmanlarımız halk üzerinde hâlâ etkililer ve kitleleri kandırma becerileriyle, bizim dahiyane manevralarımızı, kitleleri aldatma girişimi gibi –üstelik de başarıyla– gösterebiliyorlar. ‘Düşmanı aldatmak’ adına kitlelere samimiyetsiz davranmak, aptalca ve yanlış hesaplanmış bir siyaset tarzı. Proletaryanın gerçeklere ihtiyacı var ve soylu küçük burjuva yalandan daha fazla hiçbir şey onun davasına zarar veremez.”
Beni etkileyen durumlardan biri de Lenin'in kadınlara önem vermesi oldu.
“Bir devrim ancak kadınlar tarafından desteklenirse, kadınlar da onun içinde rol alırsa başarıya ulaşabilir.”
Yazar olayları sade bir dil ile aktardığı için okurken zorlanacağınızı düşünmüyorum. Eğer yakın tarihe ilginiz varsa mutlaka okumanızı öneririm.
“Sözcükler sonsuz bir akıntıydı; değişik seslerden, sıcak, etkileyici fısıltılardan oluşan, Rusça veya yabancı dillerde, bilimsel veya basit, kaba veya incelikli, değerli, nefret dolu sözcükler. “
“Kitleler pratiktir, kendilerini ilgilendirmeyen işlere burunlarını sokmazlar. Bireyci entelektüeller gibi değildirler. Yüksekten atılan nutuklar, teatral mimikler onlara hitap etmez. Onlar mimikleri ve nutukları, Kerenski’lere, Avksentyev’lere, eski Plutarch’ı okumuş gymnasium mezunlarına bırakırlar. Kitleler, örgütsüz davrandıkları için başarısız olduklarını anlayacaktır. Bir dahaki sefere bunu hesaba katarlar.”
"Aldatmaktan daha tehlikeli bir şey olamaz.”
“İnsanlar sanki dünyada olağandışı hiçbir şey olmuyormuş gibi yaşıyorlar. Aynı geçen yıl, ondan önceki yıl ya da on yıl önce yaşadıkları gibi. Tolstoy da bu gözlemde bulunmuştu bir keresinde, tam da yerinde bir gözlemdi.”
“Belki de sadece unutmak istiyorlar,” dedi Yuzef.
Bir süre sessiz kaldılar."
“Uzun süre önce Platon, eğer filozoflar devleti yönetmeyi ya da yöneticiler filozof olmayı öğrenmezler ve devlet erki ile felsefe iç içe geçmezse ne devlet için ne de genel olarak tüm insan nesli için kötülüklerin son bulmayacağını söylemişti.”
"Lider, düşüncenin mutlak özgür olduğu bir ortamda insanları etkileyebilen kişidir. Ama karara varıldıktan sonra, artık özgür düşünce olamaz. "
"Hataları yüzünden bir insana karşı acımasız olmaya hiç gerek yok."