Let's Play serisinin ilk çizgi romanında sosyal medyanın insan psikolojisi üzerindeki etkisine tanık olurken ikinci kitapta ise ana karakterlerin kendilerini güvende hissetmedikleri veya zayıf olduklarını düşündükleri anları keşfedeceğiz yaşananlarla birlikte. İlk kitapta ana konu olan Sam'ın Ruminate oyununu yaratmasından sonra gelişen olaylar iken serinin ikinci kitabında da insan ilişkilerinin derinliğine doğru tıpkı Sam gibi kaybolacağız.
Öncelikle bu seriye başlamak isterseniz mutlaka serinin ilk kitabından başlamalısınız. İkinci kitaptan başladığınızda olay örgüsü havada kalacaktır ve ana konu net bir şekilde anlaşılmayacaktır. Çünkü ikinci kitapta daha çok karakterlerin özellikle de Sam'in sosyal gelişimine şahit olurken ilk kitapta sosyal medyanın insan üzerinde yarattığı sarsıcı sonuç irdelenmektedir.
Sam yarattığı oyun için yıllarca çalışırken farkında olmadığı bazı olayların gerçekliğini idrak edecektir. Arkadaşlıktan öte olabilecek ilişkiler ya da görünenin arkasında yatan nedenlerin açığa çıkması gibi...
Sam'ın özgüvensizliği bu eserde de kendisini belli ederken yaşamın farklı yönlerini keşfetmesinin sonucunu ilerleyen kitaplarda göreceğimizi düşünüyorum.
"Sadece gitmen gereken yolun ne kadar uzun olduğuna odaklanıyorsun. Ne kadar yol katettiğine değil."
Aynı zamanda yazarın mükemmel görenen birisinin veya bir şeyin aslında mükemmel olmadığını karakterlerin duyguları ile yansıtırken mükemmellik algısına da derin ama eğlenceli bir şekilde okuyucuya düşündürtüyor.
İkinci kitap öyle bir yerde bitti ki üçüncü kitapta neler olacağını düşünerek kapattım eseri. Eğer çizgi roman okumaktan hoşlanıyorsanız veya çizgi romana başlayacaksınız bu seriye bir şans verebilirsiniz.