Barbaros Altuğ Yabancı

19:45:00


Sayfalar ilerledikçe derinliği daha da artan bir kitap Yabancı. Geçmiş ve şimdinin harmanlanması takip edilirken iç hesaplamaşmalar, hatıraların kekremsi tadı, söylenemeyenler, geriye getirelemeyecek anlar ve geçmişin soğuk yüzü buram buram esecek okurun ruhunda. Aitlik duygusunun özlemi ile yabancılaşma arasında mekik dokunacak. 
Dunya, Tuba ve Suna... 
Muhalif üç gazetecinin gittikleri Portekiz tatilinden İstanbul'a geri dönememelerinin sarsıcı hikayesi. Eğer İstanbul'a gelirler ise son belli : tutuklanma. 

"Her son, yaklaştığını haber verir aslında ama insan bu emareleri görmezden gelir çoğu zaman. Kendini aldatmaya bir süre daha devam eder. Halbuki zaman çoktan yenilmiş, beraber inşa edilen duvarların çürümesi dışarıdan bile görünmeye başlamıştır."

Bildikleri gerçekler Portekiz tatillerinde kendilerine gösterildiğinde yapılacak tek şeyi yaptılar : Ülkeleri için bir suçlu ve gidecekleri şehirde bir yabancı olacaklardı. Dunya ise geçmişinin tozlanmış diyarları yüzleşecekti Berlin'de. Berlin bir şehir gibi gözükse de Dunya için anıların kanayan yarasıydı.

""Hatıralar sana ancak hatırladığın sürece acı verebilir, unut, dedi." Unutabilsem unutmayı ben de isterdim, affedebilirdim belki ama unutmaya beynim, ruhum, çocukluğum reddediyordu işte."

Dunya'nın Berlin'e gelişi ile yeniden aralanan kapı artık bazı şeyler ile yüzleşmek için açılmıştı. Unutmak isteme, unutamama ve hatıraların sessiz çığlığı Berlin'in kuytu sokaklarında kol gezerken en son uğradığı yer ise Dunya'nın ruhu olmuştur. Şimdi ve geçmişin birlik olup sayfalara hayat vermesi Dunya'nın hem Berlin'de hem de Türkiye'de bir yabancı olduğunu süslü cümleler ile değil net bir şekilde göstererek eserin gerçekliğini gün yüzüne vurmuş bana göre yazar.
Aynı zamanda eser ana hatları ile Dunya üzerinden ilerlese de Tuba ve Suna'nın seçimlerine de tanıklık edilecek. 

"Şimdi düşündüğümde onlara hak veriyorum, belki o sözcükler de vatanlarıyla olan bir bağdı. Bir dilin anıları, koku anısına benziyor; bir sözcük duyunca çocukluğuna, güvende hissettiğin yerlere dönüyorsun. Çocuklukta konuştuğun dilde konuşacak biri yoksa? Ya kendi kendine konuşursun ya da benim yaptığım gibi kendi kendine yazarsın."

Her şey olduğu gibi aktarılmış, diye düşündüm kitabı bitirdiğimde. Gerçeklerin bir tokat gibi yüze vurması gibi Dunya'nın yaşadıklarını haykırarak belki bir rahatlamayı, belki aitlik hissetmeyi ya da anıların içinden çıkma arzusunu sunmuş Barbaros Altuğ. Bu sunuşta okuyucuyu Dunya'nın dünyasına çekerken anıların ve unutmanın gücünü de gösteriyor.

"Şimdinin anlamını aslında sonra keşfederiz. Çünkü şimdi, geçmişin gölgelerini geleceğe taşır."

Sayfa sayısı az olsa da bana birçok duyguyu tattırması eserin benim için değerini arttırdı. Aynı zamanda eserin işlenen konu itibariyle +16 yaş üzeri okurların okuması gerektiğini düşünüyorum. 
Eğer bu türde eserler okumaktan hoşlanıyorsanız mutlaka bir şans vermelisiniz.

You Might Also Like

0 yorum