Tarık Akan Anne Kafamda Bit Var

22:24:00


Yeşilçam'ın ünlü aktörlerinden Tarık Akan, 1981 yılında Almanya'da yaptığı konuşma yüzünden tutuklanması ve tutuklanması sonucunda hapishanede geçen günlerini kaleme aldığı bu eserde o dönemin bürokratik durumunu yalın dili ile aktarıyor okuyucuya. Yapılan konuşmanın saptırılarak gazetede yer alması, üstelik yalancı şahitlerden alınan ifadeler ile Tarık Akan'ın tutukluluk ve mahkeme süreci de etkilenmiş oluyor.

Kaleme alınan her bir cümlede -özellikle birinci şubede siyasi suçlu olarak tutuklandığı zamanda şahit oldukları- derin bir gerçeklik ve insanın tüylerini diken diken eden çarpıcılık mevcut. Yalın bir dil kullanması ise bu gerçekliğin gözler önüne daha keskin bir şekilde sunulmasına olanak yaratmış. Gerçeklerin süslenmesine gerek yok, diyerek her şey yazmış. Kitabını kaleme almaya karar verdiği dönemin 1997 yılı olması ise Türkiye'deki siyasi ve toplumsal çalkantıların bir özeti niteliğinde..

"İnsanlık dışı koşullarda yaşayıp etkilenmemek dayanıklılık ya da dirençlik sayılmaz ki. Hepimizin yaşamları kısıtlandı. Körü körüne bir bekleyiş içindeyiz. Katlanmak her geçen gün zorlaşıyor. İnsanca tepkiler vermekten vazgeçmeye dayanıklılık diyorsanız, gerçekten de dayanıklı değilim öyleyse. Artık, nereye gönderileceksem gitmek istiyorum; hapishane ya da her neresiyse.”

Hapishanedekilere yapılan psikolojik ve fiziksel şiddetin ruhlarda hissedilişi kelimeler ile anlatılamaz. Sağcı ve solcu olarak ayrıştırılanların aslında bir insan olduğu ve bir annenin veya bir babanın evladı olduğu unutulmak isteniyor. Tanık olunanların ve yaşanılanların ağırlığı ise Tarık Akan'ın anıları ile yeniden gün yüzüne çıkması ise 1980'lı yılların unutulmaması gereken bir dönem olduğunun en büyük kanıtı.

"Yemekten sonra annemin odasına gittim. Başımı dizlerine dayadım. Kafamda bir yeri işaret edip, "Burada bit var," diye tutturdum. "Çok kaşınıyor. Tam şurası. Bak bit yürüyor, öldür onu."

Annem çocukluğumdaki gibi iki elin işaret parmaklarıyla aranmaya başladı.
"Yok oğlum, burada yok bir şey."
..."

Kitapta aynı zamanda Yılmaz Güney'in senaryosunu kaleme aldığı "Yol" filminin hangi şartlarda çekiminin yapıldığı ve 1982 yılında Cannes Filim Festivali'nde 'Altın Palmiye' ödülüne de değinilmiş. Sansürlü bir dönemde film çekmenin zorluklarına ve ne kadar imkansız olursa olsun elindeki her şeyi ortaya koymanın gücüne tanık olacaksınız.

Bana göre herkesin okuması ve okurken de yaşanılanları düşünmesi gereken bir eser.

You Might Also Like

0 yorum