Fulden Ufacık

Ayrılış derin bir kelime, kalbi hüzünlendiren aynı zamanda düşündüren. Sonucu bilinmeyen ancak kimisi içinse yürekten istenen…
Batuhan ve Baturgan için ayrılmış bambaşka bir kelime. İki kişiden tek olma isteği, birey sözcüğünü en derinliklerde hissetme, özgürlüğün kuş gibi havalanması gibi onların da ayaklarının yere basmaması ayrılış. Bu romanda bir ismin canlanmasını unmak ile yılların geçtiği bir konağa ziyaret ediliyor.

Her bir bireyin farklı olması gibi Batuhan ve Baturgan da yapışık bir bedene sahip olsalar da gece ile gündüz gibiydiler. Batuhan, yapışık bir bedende hapsolmanın acısını kardeşi Baturgan ile uğraşarak çıkarırken, Baturgan ise hayatın toz pembeliği görmeyi tercih etmiştir. Yıllardır onlara annelik eden Melek'in sabır ile ikizlere hayatı öğretme çabası, onlar için her şeyi yapabilecek güçte bir kadın olduğunu, asla yapılmayacak denilen her şey için fedakarlık göstermesi ile fark edeceksiniz. Bazı yaptığı eylemlerin sonuçlarını da göğüsleyen bir kadın olması ise onun karakterinin en önemli unsurlarından birisi bana göre. 

Batuhan ve Baturgan'ın ismi ile anılmayan bu konağın içerisine adım attıkça geçmiş ve şimdiki zaman duvarların arasından okuyucu için seslenecek. Çağan Irmak bu dile gelişi romanının içerisine nakış gibi işleyerek ayrılık eylemini okuyucuların yüreklerinin en derinliklerinde kanat çırpan bir kuşun varlığını hatırlatmak istemiş. Ana hatları ile yapışık ikizlerin yaşamı anlatılsa da sayfa aralarında birçok olay okuyucuyu selamlayacak.

İlk sayfalarda Batuhan'ın kardeşine olan davranışlarını eleştirirken son sayfalara doğru bir düğüm yerleşiyor boğazınıza yutkundukça daha da derinlere inen... Çağan Irmak, filmlerindeki karakterlerinde gördüğüm duygu yoğunluğunu yapışık ikiz kardeşler üzerinden de kendisine has anlatımı ile sunmuş.

"Kötülüğün insanın neresinde gizlendiğini, ne vakit gelip oraya yerleştiğini, en başından beri mi orada durduğunu bilememiş, bunun adaletsiz, kalleş bir imtihan olduğuna kanaat getirmişti."

Aşk, ayrılık, sevgi, mutluluk, ölüm, birey olmak ve affetme üzerine kaleme alınmış derin bir eser. Eğer bu türde romanlar okumaktan hoşlanıyorsanız bu kitaba mutlaka bir şans vermelisiniz.

Lisa da hayatın koşuşturmacası içerisinde sıkışıp kalmış bir bireydir. Dört çocuğun bakımı ile tek başına uğraşırken eşi Jeremy’den destek alamadığı için şikayetçidir. Bu süreçte kendisini melankolinin soğuk kapısında bulmuştur. Mutsuzluğun pençesinde günleri geçerken, her yerde gördüğü bir reklam dikkattini çekmiştir. Bu reklamda bahsedilen seminerde huzur, mutluluk ve sağlık vadediliyordur. Tam da Lisa’nın istediği şeyler…  İşte “Mutluluğa Giden Yol” seminerine kaydolması da çocuklarıyla daha fazla gülmek ve Jeremy ile eski günlerdeki gibi ilişkilerinin canlı olması istemesinin bir sonucuydu. 

“Zihnimiz asla sessiz değildir, içi düşüncelerle doludur. Zihnimizin içinde olanların bilincine varın, özellikle de iç sesinizin. İç sesiniz ne diyor? Geleceği mi görüyor? Şikayet mi ediyor? Bozuk plak gibi kafanızın içinde dönüp duruyor mu?

Mutluluğunuzun onu kontrol etme kabiliyetine bağlı olduğunu anlamanız çok önemlidir. “

Seminerdeki talimatları uygulamaya başlarken hayatı için küçük adımlar atmanın büyüsünü bir anda değil, zamanla hisseder Lisa. Bu dönemde yaptığı hataların sorumluluğu ile yüzleşirken yaşamın çakıl taşları yollarından koşmanın bambaşka boyutları ile karşılaşacaktır. 

“İlk önce kendine kim olmak istediğini sor, sonra da ne yapmak gerekiyorsa yap.” Epiktetos 

Bireyin çaba sarf ederek yaptığı emeğin inşa edilmesini ve yaşananların bireye ve çevresine olan etkisini yazarın kendisine has diliyle keşfederken kendi hayatınızın size göz kırptığını göreceksiniz. 

“Unutma ki hayattaki olaylar karşısında verdiğimiz tepkileri seçmekte daima özgürüz.”

Yazarın kaleme aldığı romanda kişisel gelişim için bilgileri Lisa üzerinden okuyucuya aktarılmasını çok beğendim. Bu sayede kitabın içerisinde daha ilk sayfadan kendinize bir yer edineceksiniz. 

“Üzerinde hiçbir etkim olmayacak bir şeyi sürekli düşünüp üzülmek yerine kendime, ‘Bu böyle’ diyorum. Ancak geçici bir zorlukla karşılaşmışsam kendime, ‘Şimdilik bu böyle’ diyorum.”

İkinci bir hayatın gerçekliğinin ancak kişinin elinde olduğunu gösteren bir eser. Bu türde eserler okumaktan bu kitabı mutlaka incelemelisiniz.