Mustafa Seyfi Lacivert Uçurtma Manifestosu

19:52:00

Şiirlerin içinde yer alan duyguları hissederek okumayı tercih ederim. Sanki şiir bana bir şeyler anlatır ve ben onu dinlerim. 


Lacivert Uçurtma Manifestosu kitabındaki şiirler de bana bir şeyler anlatıyordu. Aşkı, bir kişinin yalnızlığını, yaşanan olaylara eleştiriyi, hayatı, ölümü, özgürlüğü ve daha nice konuyu...

Öncelikle dikkatimi çeken durum kitabın ismi oldu. Lacivertin anlamını yansıtan şiirler olacağını düşündürdü bana. Lacivert renginin anlamında adalet, bilgelik ve tarafsızlık bulunuyor. Okuduğum şiirlerde yaşanan olaylara bakış açısında adaletin olmadığı bir yerde yaşananları göz önüne sunuyor.

Şiirlerde anlam derinliğine rastlamak mümkün. Anlatmak istediğini benzetmeler ve semboller ile anlatmış.

"alemdağ'da var bir yılan

yirmisinde var mıydı, yok muydu
bilinmez...

bilinmezdi hangi düşte dolanır
kimi balık, kimi serçe
çipil çipil gözleri.

o geceydi,
aldılar götürdüler.
simitçiler ve şarapçılar şahittir
iki yanı iki polis,
yürüdü karanlık koridorlarda
önü rutubet, ardı sis.
bir köy düşünde
nohut yolan.
elleri nasırlı
yüreği ve ömrü nasırlı
bir adam vardır,
gözleri serçe gözleri.
gözyaşı döker belki,
bilinmez.

bilinmezdi saçındaki tel tel akların,
alnındaki
derin yarıkların sebebi.
bir çocuktu ki,
uykusu yarım kalmış,
huzursuz...
bir adamdı ki,
kavgasında kusursuz...
boynunda
bir isa ölüsü,
kimsenin aklına gelmezdi hani,
bu sondan başka türlüsü.

küfreder gibi,
kavgaya gider gibi,
yürüdü karanlık koridorlarda
iki yanı iki polis.
güldü işkence seslerine,
güldü kan ve ter kokusuna.
serçeler, balıklar, dağ kekikleri
selam ettiler o geçerken.
polisler ceplerini,
gardiyanlar saçlarını aradı.
"alemdağ'da var bir yılan"
kayda geçirildi:
doksan beş sayfa saman kağıdı.
ömrü üstüne soğuk damgayı bastılar.
bir gece vakti,
kadim baykuşlar güm güm öterken
yirmisinde bir genci astılar."

Bazı şiirleri yaşanan olayı şiirsel bir anlatımla yazmış. Bu yüzden bende, Nazım Hikmet ve Maviciler (Mavi Akımı) şiir anlayışının benimsendiği düşüncesi oluştu. Özellikle de Atilla İlhan esintisi buram buram şiirlerin içinde...

"vaktimiz yok zamanı saymaya.
olmamalı da;
insan yarasının kabuğundan bakar dünyaya."

Üç bölüme ayrılmış eser; İhtarname, Kalp Ağrısı ve Vasiyet vs Vaziyet.

Ben severek ve hissederek okudum. Eğer şiir kitabı okumaktan hoşlanıyorsanız bu kitaba bakabilirsiniz.

"nora
-bütün sembolist şairlerin gizlediği sensin nora-

rayları göğe döşeli tramvayları anlat bana nora
kalbimin buz tutmuş yerlerine kaynar sular dök
havai fişekler patlasın bu aşkın en çıkmaz sokaklarında
bilinçaltımı istila et, kızgın mil çek gözlerime
çocukluğuma in, çocuk ellerimden tut
çocuk kalayım seninle

-koru bütün kuşları polis kurşunundan nora-"

"dostun bahçesinde güller

senle akşamları
hep bu sokakta yürürdük
el ele
ve ayrılacağımızı bile bile
gökte yıldızları görürdük
akşam kalbimize saplanırdı
daha çok küçüktük

körfezi
hep bu parktan izlerdik
yosun kokusu
saçlarına dokunurdu
seni saçlarından unuturdum
sokaklar bizi
ayıplayıp dururdu

bir derman gibi umarsız
ve el ele yürüyorduk
kalbin kalbimdi
yalnızlığın içimde yeni bir insan
gecenin istifine tek bir ağızdan tükürüyorduk

yalnızlığı
bir çırpıda kaldırıp atmıştık
içimizde
unutulmuş birer kitabeydi acılar
ve bizden çok uzaktaydı 
herkesin inandığı yalanlar"

"günaydın

beni herkesin bildiği şarkılarla duyamazsın
ruhumun sol yanında açan salı güneşi
aydınlatır içindeki bütün çarşamba karanlığını
yüreğin aydın olsun

beni herkesin bildiği şiirlerle okuyamazsın
kalbime yalnızlıkla kazınmış ismin
sen olup olmadığını
açmadan kapısını kalbimin 
anlayamazsın

beni herkesin gittiği yollarda bulamazsın
yapraklarına toz tüner
birtakım ağaçların
saatler iç içe girer
ömrümün hüzün kasabasında 
kız günü umuttan erir
içimin şubat sokakları

yüreğin aydın olsun"


You Might Also Like

2 yorum