Seda Meydan'ın sizi kendi dünyanızın akışından çıkarıp yazdığı romanların dünyasına götürdüğü bir dili var. Romanın ilk cümlesinden devamında neler olacak diye sizi okumaya ittiriyor. Bana göre bunu her yazar yapamaz. 

Lucca ise İtalyan mafyasının önemli ailelerinden olan Rossino ailesinin başına geçecek güçlü, yakışıklı ve karanlık bir adam. Böyle karanlık bir adam sizce aşık olabilir mi?

İşte bu karanlık ve gizemli adam aşık olduğu kadınla kadının onayını almadan evlenmeye karar verir. İşte roman bu kadın karakterin Beau'nun babasının ona evleneceğini haber vermesi ile başlıyor. Ona sorulmadan kendi hayatı ile ilgili bir karar alınıyor ve Beau hiçbir şey yapmamanın sıkıntısı ile yaşananlara boyun eğmek zorunda kalıyor. Çünkü babası da İtalya'daki önemli ailelerden biridir ve ailenin daha üstün olması için bu evlilik onun piyangosudur.

Beau suçun ortasında doğmuş ancak babasının onu ve kız kardeşini bu çevrenden korumaya çalışmıştır. Bu yüzden Beau için yeni bir dünyanın kapısından girmek sandığından da zor olacaktır. Çünkü bu dünyaya göre fazla masum ve güzeldir.

Lucca kendisinin sahip olduğu her şeyi korumaya çalışan karanlık kişiliği ile Beau'nun aydınlığı bir araya geldiğinde yaşanan olayları kendi üslubuyla yazmış. Ben okurken kendimi İtalya'da hissettim. Beau aşkı ummadığı bir zamanda keşfettiğinde aşkın büyüsü onu esir alacaktır.

Aşk romanı olduğunu hatırlatmam gerekiyor. Bazı yerlerde cinsel içerikler bulunuyor. Beni rahatsız etmedi ancak siz bu konuda hassassanız dikkat edebilirsiniz. Şöyle de bir şey var çoğu aşk romanı bu tarzda yazıldığını da belirtmem gerekiyor.

Eğer hayatınızda bir ara vermek isterseniz sizi Beau ve Lucca'nın yaşadıklarına doğru bir yolculuğa alayım. Bir anda okuyup keyif alacağınız bir kitap.  

"Kalbini asla alamam. Sadece sen onu bana verebilirsin."

"Ruhumu yiyen düşünceler, tuz gibi beni kavuran aptal mazeretlerden ibaretler..."

"Gerçekler yalanlara göre daha çok acıtırdı ama en azından güvende tutardı."