Meltem Yılmaz Soraya

20:32:00

Gün geçtikçe empati yeteneğini kaybeden bir ülkeye dönüşüyoruz.Bunu kavramam dışarı çıkarken insanların birbirlerine takıldığı tavırdan, yüzlerindeki alaycı bakışlarından ya da insanların artık çabuk sinirlenmesini görmem bu durumu kavramama neden oldu. Empati konusunun bu kadar önemli olması Soraya kitabını okurken bir kez daha gözüme çarptı.

Bu kitapta beni en çok etkileyen bir durumsa okuduklarımın Türkiye'ye sığınan Suriyeli savaş mağduru genç bir kızın hayat hikayesinden kurgulanarak romana dönüştürülmüş olması. Yani okuduğum her şeyi biri gerçekten yaşamış olması. Kimsenin Soraya'nın yaşadıklarını yaşamasını istemem. Onun o yaşama tutunmasını ve yaşam umudunun çürütülmesini okuduğumda özellikle güçlünün gücünü sadece kendi çıkarları için kullandığını okumak benim insanlara olan güvenimi bir kere daha sarstı.

Suriye'deki iç savaştan kaçarak Türkiye'ye mülteci olarak gelen Soraya'nın hüzünlü hikayesini okuyoruz. Soraya'nın savaşın tam ortasında bile olsa yaşama tutunma çabası ile başlıyor kitap ve acılı yaşamı ile devam ediyor. Yazar, betimlemelerden yararlanarak okuyucunun savaş durumunu, savaşın insanlara neler yaşattığını anlamasını istemiş.

"Soraya, genç adamın buradan önceki hayatını merak etti, ya artık olmayan kolu gibi hayalleri de patlayan bir bombayla yok olduysa?"

"Bir bomba, basit bir bomba, küçük bir çocuğun gözyaşlarını bu kadar kimsesiz bırakacak güce sahip olabilir miydi?"

İşte Soraya böyle bir savaşın ortasından kaçmak istedi. Özgür olabileceğini düşündüğü bir yere kaçmak. Türkiye'deki kamp ise onun beklediği gibi özgür bir hayat sunmadı ona. 20 yaşındaki Soraya'yı 50 yaşındaki Murat ile imam nikahıyla evlendirmek zorunda kaldı ailesi. Çünkü yaşam kampta zordu ve bunu hepsi biliyordu.

Benim sinirime dokunan ise Murat'ın Soraya'yı kendisine 2. karısı olarak yani kuma olarak alması oldu. Karısının erkek çocuk doğuramaması (Şuna açığa da vurmak lazım bir bebeğe Y kromozonunu erkek verir. Yani her kız çocuk doğduğunda kadını suçlayan bakışların aslında erkeğe gelmesi gerekiyor. ) Bir de şöyle bir şey var Murat'ın eşi ona mükemmel 3 kız çocuğu doğurmuş. Onlara babalık yap. Ve İlla ki evlenmek istiyorsun karını boşa ve çocuklarına bakacağının garantisini ver. Başka bir kadını eve kuma olarak getirmek iki kadını da mutsuz eder. 

Kitabın ilerleyen bölümlerinde Murat'ın başına gelenleri okuyunca takdir-i ilahi dedim. Ancak savaştan kaçıp Murat'a aşk ile sığınmak isteyen Soraya bu aşkın sadece tek kişilik olduğunu anladığında savaşın yıkamadığı umudu Murat yıkmış oldu.

Kitabın sizi sarsacağına eminim. Bu yüzden okumadan önce mutlu bir hikaye okumayacağınızı bilmeniz gerekiyor.  

"Hayat, savaş mağdurları için, bir adım sonrasını hiç bilememenin verdiği tedirginlikten ve sonrasında, doğal bir vazgeçişten ibaretti."

"İnsanın içinde bulunduğu felakete gözlerini kapaması onun hem kurtuluşu hem sonudur."

"Konuşacak çok şey varken söyleyecek hiçbir şey olmaması ne garipti..."





You Might Also Like

0 yorum