Gazateci olan Can Dündar, bu kitabıyla kaleminin ne kadar iyi olduğunu bize sunmuştur. Kırmızı Bisiklette, erken yaşta annesini kaybetmiş olan yazar, ona babasının baktığını ve o da doğacak olan oğlunu en iyi şekilde "baba olmak" istediğini okurlarına sunmuştur. Babası onun yanında olarak dertlerini bir nebze de olsa azaltmaya çalışmıştır. Bu kitapta hem Can Dündar'ın çocukluğundaki anılar hem de bize bilmediğimiz konularda aydınlatmıştır. Mesela masallar, barbie bebekler, ünlülerin çocukları daha bir çok konu hakkında yazmıştır. Umarım oğluna istediği gibi bir baba olmuştur.
"Ve ben, aslında harfiyen hatırlayarak dünün bol vakitlerini, doyumsuz sohbetlerini, telaşsız saatlerini, saadeti hüzünle yoğurarak geçtim ihtiyar adamın süzgecinden...
Ben onu gemleyemedim,o demledi beni...
Olgunlaştım; basarak üzerine birikmiş bütün yırtık takvim yapraklarının, yıllar yılı aynı çemberde dolanmaktan başı dönmüş akrep ve yelkovanların, o incecik delikten biteviye süzülmüş kumların,evine gire çıka ötmekten sesi kısılmış yorgun guguk kuşlarının, batmış onca güneşin, parıldamış bunca ay ışığının, hilalin ve fecrin, uğruna savaşılmış, yokluğuna alışılmış dostların, birbirine karışarak yanıo sönen kahkahalarla gözyaşlarının, yazılmış yazılamamış bunca satırın, tutulmuş tutulamamış onca sözün, dediklerimin, diyemediklerimin, bir an önce bitmesini istediğim veya hiç bitmesin diye dualar ettiğim anların, koşuda çabuk yorulanların ya da koşmaya hiç niyeti olmayanların, sevaplarımın, günahlarımın, hatalarımın...
...süzüldüm imbiğinden...
Piştim, o ihtiyarın dergahında...
Babamın oğluydum eskiden;
Oğlumun babası oluverdim birden..."