Özge Lena Otopsi

20:52:00

O, kelimeler ile anlatmalıydı yaşadıklarını. Yazması lazım, içindeki boşluğunu haykırması gerekiyor. Kadın olma ve sorumluklarının onun üzerindeki baskısını kağıtlara aktarmalı. Bazı yaşananlar bilinmeli. 

Rüyalarında gördüğü Kuzey Ülkesi'ndeki taş evde daktilo sesleri geldiğinde boşluğun karası ile karın beyazlığı birbirine karıştı. Bu karışımın içerisinde onun tek bir amacı vardı: Hikayesini yazarak otopsisini çıkarmak.

Eser, ana hatları ile bir kadının yaşadıklarını ruhsal olarak onu nasıl etkilediğini anlatıyor. Bu duyguların kadın olma ve boşluk ile birleştiğinde sayfaların içerisinde depresif bir hava sizleri bekliyor. Kitabı okurken "anne olmak" eylemi üzerinde düşündüm. Herkes anne olmak ister mi, yoksa anne olunması gerektiği bizlere söylendiği için mi anne olmak gerekiyor? 

Özgürlüğünün evlendiği zaman yok olduğunu düşünen ana karakterimiz, kendisine birçok maske yaratmış. Evli, anne, iş kadını ve daha nicesi... Peki o mutlu mu? 

Bu maskeleri her gece çıkardığında boşluk onu karşılıyor. Olması gereken kişi olmadığını vurgulayan ve ruhunu çöküşe sürükleyen boşluk... 

Kitabı okurken aile kavramı üzerinde de çok düşündüm. Aileden görülen veya görülmeyen duyguların ilerideki yaşama olan sarsıcı yankısı da kadının hayatında etkili. Birçok olay yaşasa da o, yazacağı günü bekliyor.

"Beklemek özünde hem umut hem de çaresizlik barındırır."

Yazma dönemi ve yaşadıklarının otopsisini çıkarmasını iç içe okuyoruz. Bu iç içelik sayesinde kadının yazma aşamasındaki duygularına, geçmişin onun üzerindeki derin etkisine de şahit oluyoruz. Kadın olmak üzerine düşünülecek bir eser.





You Might Also Like

0 yorum