Hırsın, ihtişamın, paranın yarattığı güce aşık olan kişiler için nasıl gelecekse gelsin ama benim işim hallolsun düşüncesi ile yaşayan kişilerin en büyük özelliği bencil olmalarıdır. Bu kitapta da o kişilerden çok var. Kendi hırsı yüzünden bir sürü insanı hayatıyla oynayan kişiler..

Kitap 1500'lü yılların İngiltere'sinde geçiyor. VIII. Henry'in döneminde yaşanan olayları okuyoruz kitapta. Kitaptan etkilenmemin bir nedeni de olayların gerçekten yaşanmış olması. Hırsın sizi yükseklere çıkarırken aslında dibe de götürebileceğinin en büyük kanıtı. Sevginin bile işe yaramadığı bu durumda ya hırsın soğuk sularında boğulunur ya da hırsınızı kontrol etmeyi öğrenmek gerekir. Anne Boleyn ise hırsında boğulanlar kervanına eklendi bile.

Mary Boleyn 14 yaşındayken krala sunulur. Tabi bu ilgi karşısında şaşkına uğrar ve ailesi de bu ilgiden yararlanmak için ellerinden geleni yaparlar. Tabi bu ilgiden rahatsız olan bir kişi varsa o da kardeşi Anne Boleyn'dir. 

Hırslarıyla yaşayan Anne, kendini krala beğendirmek için elinden geleni yapar. Tabi bu durumda diğer tarafta olan Mary'i ise hiç kimse umursamaz. Ailesinin hırslı oyunlarında bir piyon haline gelmiş olduğunu ve saray hayatının tehlikeli entrikalarını fark eden Mary, ailesinin isteği üzerine kardeşinin krala yakınlaşmasına yardım eder ve olanları soğukkanlılıkla izlemeye devam eder; Anne’i kraliçeliğe götürecek yolda bile sesini çıkarmayacaktır.  

 Anne sadece kralın gözdesi olmak istemiyordur. Onun istediği Kraliçe olmaktır. Fakat İngiltere Kilisesi'nin kurallarına göre eğer Kraliçe ölmediyse başka bir evlilik yapılması yasaktır. yani boşanma yasaktır. Ortada ömür boyu süren Katolik nikahı vardı. Boşanmak için papanın özel izni gerekiyordu. Papa , kralın eşi Catherine d`Aragon `un Kutsal-Roma Cermen İmparatoru Şarlken `in teyzesi olduğu için Sekizinci Henry `nin 1527`deki boşanma müracaatını 6 yıl boyunca oyaladı.

Anne Boleyn’in hırsı yüzünden başına gelenleri okuyoruz bu kitapta.