Prof. Dr. Zümra Atalay Kabul

20:49:00

Kitabın yorumunu yazmadan önce söylemek istediğim bir konu var: Tıpkı yazarın da önsözünde belirttiği gibi bu kitabı okurken yanınızda kalem ve defter olsun. Çünkü hayatınızdaki bazı olayları Kabul kavramına göre düşünebilmeniz, aynı zamanda kitabın içerisindeki etkinlikleri yapmanız için ihtiyacınız olacak. Bir diğer tavsiyem ise kitabı bir anda okumamanız yönünde. Her bir bölümü okurken kendi iç dünyanıza yönelmenizi tavsiye ederim. Düşündüğünüzde ve en önemlisi fark ettiğinizde birçok kapının yavaşça açıldığını göreceksiniz.

Prof. Dr. Zümra Atalay, hepimizin hayatında dönüm noktası olan bir konudan bahsetmiş kitabında, Kabul. Peki Kabul, halk ağzında dolaşan "en iyisi kabullenmek, başka çarem kalmadı.. gibi cümleler midir? İşte burada mesleğini konuşturarak Kabul kavramını en ince ayrıntısına kadar okuyucuya aktarıyor.

"Kabul kendi içsel isteklerinizi, iç dünyanızın arzularını bırakarak dış dünyanın bize sunduklarını pasif bir şekilde kabul etmek ya da her şeyden olduğu haliyle memnun olmak ya da her şeyin olması gerektiği gibi olduğuna dair kaderine boyun eğmek ve oluruna bırakmak değildir. Kabul; o an için aksinin mümkün olmadığı durumlarda bir şeylerden vazgeçmek, gelişim ve değişim zor olduğu için ertelemek ya da tamamıyla rafa kaldırmak değildir."
"Kabul etmek; kendimiz ve çevremizle olan birlikteliğimizi olduğu haliyle ele almak, ona dönmek, yer açmak ve içinde bulunduğumuz anı bize sunulduğu haliyle almaktır."

Kabul etme eyleminin gerçekleşebilmesi için neyi kabul ettiğinizi fark etmeniz gerekiyor. Bu fark edişin doğrusu veya yanlışı yok. Yargılamadan olan bir şeyin fark edilmesi. Aynı zamanda çoğu kişinin bildiğinin aksine kabul etme eylemi bir sonuç değil, bir süreçtir. Çünkü olasılıklar değişebilir ve kabul etme eylemini gerçekleştirdiğiniz zaman ile şimdiki zaman arasında fark olabilir. Bu yüzden fark etmenin ve çevre şartlarının değişimini görmenin önemine dem vurulmaktadır. Ayrıca kendi iç dünyanızın dış dünya ile bağlantısının kabul sürecindeki etkisi de mevcuttur.

"Dış dünyanın ve kendi iç dünyasının gerçeklerini kabul edemeyen bir kişi sürekli bir çatışma halindedir; ya inkar eder ya da eleştirip suçluluk hisseder. Kabul iç dünyamızdaki arzuları fark dip anlamaktır; bunları da kendimize çok görmemek yani doğal ve insanı olduğunu fark etmektir. Bir yandan dış dünyanın gerçeklerine kulak verirken içinde bulunduğumuz dış dünyanın çoğu zaman adaletli ve sandığımız gibi bir düzeni olmayan; bizim tarafımızdan anlamlandırılmaya ihtiyacı olan kurallarını ve düzeni olduğunu görmektedir."

Kabul etme eyleminde kişinin zihninin niyeti de önemli bir etkendir. Eğer bir durumu kabul etmek istemeyip inatlaştığında yaşamındaki sorunların gittikçe artacağı aşıkardır. Bu yüzden etraftaki olayları fark edip bu durumun değişken olduğunu bilmeliyiz.

Jon Kabat-Zinn'in dediği gibi, "Dalgaları durduramayız ama sörf yapmayı öğrenebiliriz."

Peki siz kabul etme sürecini öğrenerek hayatınızda uygulamak ister misiniz? 



You Might Also Like

0 yorum