Oya Uysal Yürüdüm Yanında Yağmurun
14:12:00Oya Uysal'ın dili sizi hayatın bir köşesinden alıp kendinizi olduğunuz gibi kabul etmeyi, bu hayatı iyisi ve kötüsüyle sevilmesi gerektiğini sadece kendi isteğiyle yaşanması gerektiğini savunur.
"Misafir
Perdeler çekilir, koyulaşır gölgeler, yanında yer açardı
yalnızlığa
hüznüm. Başı beklenen ağır hastaydı düşler,
baharını gördüğüm bahçelerde kar.
Elini öpüp, alnıma koyduğum hayat
derdime dert ekleyen halinle sevdim seni.
Sabahın mahmur yüzünden kanatlanan kuşlarda
uykunun tutmadığı kederli gecelerde sevdim seni
ayın ışığında.
Kimi sevsem kusurlarıyla sevdim, hatalarıyla. Sen
rüyalarımda gerçek, hayatımda hayal olan sevgili
serili yatağını erkenden toplayan ben, istenmeyen sığıntı
yolu kalbine düşen
çağrılmamış misafir...
Ölüm atını sürdüğünde üstüme
geride kalsa da gönül gözüm,
ruhum yazacaktır şiirleri bulutlara
yağmurla bir insin de çayırlara,
okusun diye börtü böcek.
Ve siz, bu tekrarı olmayan alemde
-Elalem ne der diye,
aşka uzak duran kadınlar,
ruhuma iyi gelen günahlarım girsin rüyalarınıza gece,
dağınık yataklar...
Perdeler çekilir, koyulaşır gölgeler, yanında yer açardı
yalnızlığa
hüznüm. Başı beklenen ağır hastaydı düşler,
baharını gördüğüm bahçelerde kar."
Şiirlerinde aşkı çağırıyor. Bunu sonbahar, yağmur, yalnızlık imgeleri ile okuyucuya aktarıyor. Bu imgeleri hayat ile bütünleştiriyor.
Şiirlerinin dili anlaşılır. Bu yüzden okurken zorlanacağınızı düşünmüyorum. Şiirler serbest şekilde yazılmış ve başlangıç sonu aynı cümlelerden oluşuyor. Nakarat etkisini okuyucuya sunarak onları şiirleri ile bütünleştiriyor.
Hayatın bir anda gelen mektubun son satırlarının etrafında geçmesini bu mektubun onda uyandırdığı konuşma isteği oluşturuyor. Ancak konuşmak yerine kalemin mürekkebi bağırmaya başlıyor.
"Hayal
Akşamın iç çeken solgun rengi hüzne boyadı giderken odayı
oda ki yoksul, sessiz, birkaç eşya, eski.
Okunur ya dalıp giden gözlerde hazin biten bir hikaye,
kutsanmış bir mabet olan kalpte, sakınıp
saklanan o son acıtan satır.
Yüzünden süzülen bir damla yaş özeti bütün bir ömrün
eğilip omzumun üstünden yazdıklarımı okuyan yalnızlığımın.
Bu gölgeler âleminde,
sözlere mana yükleyen ruhum adına konuş kalem
susma konuş,
susma ki, kıyılan ağaçtan kanatlanan kuşlar kâğıda konsun.
Hataların tekrarından ibaret hakikatin aynasındaki yalan,
sonrası yok, varsa da sadece hayal.
Akşamın iç çeken solgun rengi hüzne boyadı giderken odayı
oda ki yoksul, sessiz, birkaç eşya, eski."
Bazen içimize atılan duyguların patlaması yaşanır. İşte Oya Uysal'ın şiirleri bana bu duyguların patlamasına dayanamayan, ya da tükenen de diyebilirim, bir kalemin bu duyguları dışarıya çıkması gerektiğini bu duyguların nefes alması gerektirdiğini hissettiriyor. Şiirleri okurken kendinizden bir parça bulacağınıza eminim.
0 yorum