Ivan Aleksandroviç Gonçarov Oblomov

23:52:00


Oblomov, Gonçarov'un zihninde kaleme alınmak için yanıp tutuşmaktadır. Düşüncelerinin katmanlarında yıllarca gezinen Oblomov'un çağrısı işe yarar ve Gonçarov, kendisine has dilini mürekkebin kayganlığı ile kağıtlara aktarır.

"Oblomov son şekliyle ancak 1857'de, Marienbad'da bir aylık sürekli bir çalışma içinde yazılmıştır. "Bu büyük romanın bir ay içinde yazılması belki de imkansız görünür. Ama unutmayın ki bu eseri yıllarca kafamda taşıdım ve onu ancak kağıda geçirmek kalmıştı."

Oblomov, el bebek gül bebek ailesi ve bakıcılar tarafından büyütülmüş, her işinin başkaları tarafından yapmasına alışık (çorap değiştirmek, ayakkabılarını giymek de dahil) bir karakter. Oblomovka Köyü'nden gelen para ile geçinen, yarını düşünmek istemeyen ve ona zor gelen her işi erteleyen Oblomov için hayat zaten düşünceleri ile yorucudur. Kendisi ile özdeşmiş hırkası ile bütün gün uyuyup hayatın geçişini izlemek bile zaman kavramını sorgulamasına neden olurken hayata neden karışmak istesin ki?

"Belki uykulu ve uyuşuk bir hayatın sonsuz sessizliği, hareketsizliği, maceraların, tehlikelerin, korkuların yokluğu, insanı gerçek hayatın ortasında bir hayal dünyası yaratmaya götürüyor ve aylak düşüncesi bu hayal dünyasında istediği gibi at oynatıyor ya da olanın bitenin nedenini onun dışında arayarak en tabii olayları, onlarla hiç ilgisi olmayan nedenlere bağlıyor."

Oblomov'un günleri kendi düşüncelerinin yoğunluğu ile geçerken Ştolts'un onu ziyarete gelmesi ile sayfalarda ilerler okuyucuyu. Her bir sayfanın içerisinde insan psikolojisinin derinliklerini ruhlarında hisseden okuyucuyu yazarın gözlem gücünün inceliklerini de kendilerini 19.yüzyılın Rusya'sına adım atarak tanık olacaklardır.

“-İnsanın bir gayesi olmalı ki, çalışsın. Benim gayem ne? Hiçbir şey.

- Gaye yaşamak.

-İnsan niçin yaşadığını bilmezse günü gününe yaşamakla kalıyor; günün geçmesini, gecenin gelmesini beklemekten başka zevki olmuyor. Bugün nasıl yaşadım, sorusuna cevap vermeden uykuya dalıyor, ertesi gün gene aynı hayat.”


Oblomov'un okuyucuyu içine çekmesindeki en önemli etken yaşamın içinden olmasıdır. Yaklaşık 150 yıl önce kaleme alınsa da birçok kişinin içerisinde bir Oblomovluk mevcut. Oblomovluk; yapmak isteyip de yapacak gücü bulamama, aslında her şeyin farkında olup harekete geçme eyleminin ertelenmesi ve düşüncelerin içerisinde kaybolma halidir. Hayatın zorlukları ile mücadele etmek yerine başkalarının işe el atmasını istemedir. Aynı zamanda Oblomov'un çocukluğuna geri dönme hayalini yatma eylemi ile sembolize ederken üzerinden hiç çıkarmadığı hırka ise özlediği yaşamı ona çağrıştırır. 


Gonçarov, Ştolts ve Oblomov karakterleri üzerinden dönemin Rusya'sındaki toplumsal değişim ve dönüşümü okuyucuya sunmaktadır. Bu eser aynı zamanda Rus toplumdaki Aristokrat sınıfına eleştiri niteliğindedir. Yaşam olgusunu hem iki ana karakter hem de yan karakterlerin düşünceleri ile sorgulatır okuyucuya. 


Klasik bir yapıt olsa da Oblomov'un dilinin anlaşılır ve konunun akıcı olması ile okuyucuyu kendi yaşamını da sorgulatacak derinliktedir. Mutlaka herkesin bir şans vermesi gerektiğini düşünüyorum.

You Might Also Like

0 yorum