Swami Budhananda Zihin Kontrolü
22:02:00Günümüzde yaşanan en büyük problemlerden biri de kişinin zihnini kontrol edememesinden dolayı kaynaklanan ya da başlayan kişisel sorunlardır. Bu sorunların oluşmasını istemiyoruz ama zihnimizi de kontrol edemediğimizin de farkındayız. İşte ben de bu problemden kurtulmak için kendi zihnimi nasıl kontrol edebileceğime ilişkin bilgi almak için başladım kitabı okumaya.
"Zihin kontrolü temasına çok kişisel, derin bir ilgi duyarız, çünkü hiçbir şey bizi bireysel olarak kendi zihnimizden daha fazla etkilemez. Bu konu hakkında hepimiz bir şeyler biliyoruzdur. hepimiz zihinlerimizi kontrol etmeye çalışıyoruz. Fakat daha çok şey bilmek ve daha iyisini yapmak istiyoruz."
Kitap bu cümleler ile başlıyor. Benim bu kitabı neden okumak istediğimi özetleyen cümleleri okuyunca doğru kitabı aldığıma emin oldum.
Şimdi gelelim asıl konuyu "Zihnimizi nasıl kontrol edeceğiz?" Kitapta zihin kontrolünü oluşturmak için "iradenin kontrolünden" bahseder. İrade zayıflığının nedenlerini ortadan kaldırarak işe başlamalıyız. Bu nedenleri ortadan kaldırdıktan sonra da bir daha oluşmaması için güç enjekte etmemiz gerekir.
Bu iradeyi kontrol etmekte dinin öneminden bahseder. Nefsine hakim olmayı sağlayan en önemli gücün din olduğundan bu yüzden dine inanan kişilerin zihinlerini daha kontrol ettiğinden bahseder.
Fakat dine inanmayan kişilerin de zihinlerini kontrol edebileceğinden bunu kendilerinin inandığı bir şey ile yapabileceğinden bahseder.
Zihin kontrolünü çalışarak ve hislere kapılmayarak kontrol edilebilir. İşte bu hislere kapılmama din inancı ile birleşerek oluşunca etkisi daha fazla olduğunu anlatır. Burada dine inanmama ve inanma konusu ortaya çıktığı için herkese önerebileceğim bir kitap olamadı.
"Sırf ruhsal bilincin biraz uyandı diye tembel tembel oturma. İlerle. Sandal ağacı ormanının ötesinde çok daha değerli başka şeyler var - gümüş madenleri, altın madenleri var.
Priya: Efendim, ayaklarımız zincirlenmiş. İleri gidemeyiz.
Sri Ramakrishna: Ayaklarınız zincirlenmişse ne olmuş? Önemli olan zihindir. Esaret zihindir, özgürlük de zihindir.
Priya: Fakat zihin benim kontrolüm altında değil.
Sri Ramakrishna: Nasıl olur? çalışma yogası diye bir şey var. Çalışmayı sürdürün, göreceksiniz ki zihniniz sizin gösterdiğiniz yönde akacaktır. Zihin çamaşırhaneden henüz gelmiş beyaz bir kumaş gibidir. Eğer onu kırmızı boyaya sokarsan kırmızı, mavi boyaya sokarsan mavi olur. Onu hangi renge batırırsan o rengi alır."
Kitapta zihin kontrolünün gerçekleşmesi için yoga felsefesinin öneminden bahsedilir. Yoga yapmayı öğrenen kişilerin çoğu zihinlerinin arındığından bedenlerini ve ruhlarını daha iyi tanıdıklarından bahsederler. Yoga sayesinde insan kendi vücudunu ve zihnini tanımaya başlar.
"Yoga felsefesi, ilk olarak bundan yüzlerce yıl önce Hindistan’ın kuzeyinde ortaya çıkmış bir yaşam bilimi ve felsefesidir. Yoganın kelime anlamına bakacak olur isek, Sanskritçe de ‘’birleşmek ya da bütün olmak’’ anlamlarına gelmektedir. Yoga felsefesi, belirli insanlar tarafından uygulanmaktadır ve bu felsefeyi uygulamakta olan kişilere de ‘’yogi’’ denilmektedir. Uzun yıllardan itibaren insanların hayatında büyük bir yere ve öneme sahip olan yoga, insan bedenini, insan ruhunu ve zihnini derinden etkileyen, geliştiren, eğiten ve aynı zamanda da rahatlama sağlayarak huzur veren, insanların kendiyle tanışmasını sağlamakta olan bir bireysel gelişme ve gelişim metodudur. Yoga felsefesi, bilindiği üzere uzun yıllardan itibaren hayatımızda olan bir kavramdır. Yoga felsefesinin varlığına dair en eski veriler, yapılan arkeolojik çalışmalar sonucunda ortaya çıkan görsellerdir. Milattan Önce 3000 yıllarına kadar uzanmakta olan yoga tarihi, İndus Vadisinde bulunan yogaya özel figürlerle kesinlik kazanmıştır. Yoga felsefesi ve yoga hakkında elde edilen ilk yazılar ise, milattan önce 2500’lü yıllarda bulunan Veda’larda bulunmaktadır.
Uzun yıllardan itibaren birçok insan tarafından uygulanmakta olan yoga, kısacası insanın ruhunu, bedenini, zihinsel dengesini dengelemesi ve düzenlemesidir. İnsanın kendi kişiliğini keşfetmesi ve benliğinin ortaya çıkmasıdır. İsteyen herkesin oldukça kolay bir şekilde uygulamaya başlayabileceği yoga metotları tamamen zararsız ve tehlikesizdir. Yoganın birbirinden farklı birçok türü ve tipleri olmasına karşın ortak bir hedefi bulunmaktadır.
Farklı metotlarla ya da farklı yöntemlerle de olsa asıl ortak amaç, kişiliğin gelişmesi ve rahatlıktır. Kişiler kendilerine en uygun yoga türünün hangisi olduğuna karar verirken kendi kişisel ve fiziksel özelliklerini göz önünde bulundurmalarında büyük fayda olacaktır. Seçilecek olan yoga türü, her yönden kişinin özelliklerine ve amaçlarına uyumlu olması gerekir. Yogaya başlamak isteyen herkes, tüm yoga türleri ve tipleri hakkında araştırma yapıp bilgi almalı, hangisinin kendisine en iyi geldiğine karar vermeli ve böylelikle de yogaya başlamalıdır."
Eğer kişisel gelişim kitaplarını ve doğu felsefesi ile ilgili kitapları okumayı seviyorsanız bu kitabı tavsiye ederim.
Kitaba puanım: 8/10
Keyifle okumalar.
2 yorum
Yogayı Türk dizilerinde, skeçlerinde ve filmlerinde o kadar alaya alıyorlar ki insanlarımız yogaya tuhaf bir şeymiş gibi bakıyorlar.
YanıtlaSilEvet malesef öyle aslında yoganın gerçek anlamını bilmeden yargılıyorlar.
Sil