Gezi yazıma Norveç'in başkenti Oslo şehriyle başlıyorum. İskandinavya ülkelerinden biri olan Oslo, 1049'da Harald Hardråde (III. Harald) tarafından kurulmuştur.
Ben 2016 yılı Temmuz ayında gitmiştim. Yaz aylarında olmasına rağmen sıcaklık 17-20 dereceleri arasındaydı. Çok fazla sıcak olmaması benim daha fazla gezmemi sağladı.
Oslo'da 3 gece 4 gün kaldık. İlk gün tekerlekli sandalyemi 4 saatte bulamadığımız için otele akşam 9 gibi gidebilmiştik.
Peki hava alanından şehir merkezine nasıl gittik?
- Yurt dışına çıkan çoğu kişinin ilk sorusu budur. Oslo'da hava alanının içinden bilet alarak ya otobüsle ya da hızlı trenle şehir merkezine ulaşabiliyorsunuz.
Hangi otelde kaldım? Memnun kaldım mı?
Radison Blu Park Otel'de kaldım. Otel şehir merkezindeydi. bu yüzden gezmek istediğimiz çoğu yere gidebildik.
Odalar temizdi. Fakat tek kötü özelliği kahvaltının ek ücretle olmasıydı.
Ben buraya otelin linkini bırakıyorum isterseniz bakabilirsiniz.
http://radisson-blu-park-oslo.h-rez.com/index.htm?lbl=ggl-en&gclid=CPX3nqfnltECFQ8TGwod0fQGrg
Birinci Gün:
Otele geç geldiğimiz için yoldan Oslo'ya bakabildim. Yolda gördüğüm manzaralar bile bende hayranlık uyandırdı. Şehir sanki bir tuvalle çizilmiş gibiydi.
Otele saat 9 gibi geldiğimiz için karnımız açıkmıştı. Biz de otelin yakınlarındaki bir restorantta yemek yedik. Ben somon yemiştim. Yemeğimin tadıyla manzaranın güzelliği birleşince çok güzel bir akşam geçirdik.
İkinci Gün:
Kahvaltımızı yaptıktan sonra, yürüyerek ilk Opera Binasına gittik.
Norveç’te yapılan en büyük kültür binası olan Opera Binasının Norveç’in bir ulus olarak temsil ettiği şeyin önemli bir sembolü olduğu ve opera ve balenin toplumdaki rolünü ifade edeceği söylenmektedir.
Binanın temel sahası uluslararası standartlarda dört futbol sahasına eşittir ve binada çok sayıda bölümde bir araya gelmiş 1100 oda bulunmaktadır. Tasarımı Snøhetta Mimarlık şirketi tarafından yapılan Opera Binası şiirsel fakat aynı zamanda elle tutulurdur; şehirde yer kaplıyor fakat aynı zamanda o yeri geri veriyor. Bina iki yer arasındaki aracı durumunda ve karayla denizi birbirine bağlıyor. Daha sonra Oslo'nun meşhur caddesi Karl Johan caddesine geliyoruz. Bu cadde tren istasyonundan başlayıp kraliyet sarayında son buluyor. İstiklal Caddesi'ndeki gibi bir sürü kafe mağaza yer almaktadır.
Karl Johan caddesinin en başında bizi Oslo Katedrali karşılıyor. 1694-1697 yılları arasında inşa edilmiş bu gotik Katedral.
Oslo Üniversitesi, Karl Johan Caddesi'nde yer alıyor.
Parlemento Binası'nın karşısında büyük bir park bulunuyor ve Parlemento köprüsündeki manzara o güzelim park.
Norveç askerlerinin gösterileri genelde Oslo Sarayı'nın önünde herkesin izleyebileceği bir yerde yapılıyor.
Oslo Sarayı 19. yy'da III. Charles döneminde yapılmıştır. Saraya gelebilmek için yokuşlu bir yoldan çıkmanız gerekiyor.
Sarayın çevresinde kocaman bir park var.
Üçüncü Gün:
Hava yağmurlu olduğu için otobüsle şehrin yukarısına doğru yol aldık.
Daha sonra ise yağmur biraz dinince sahile gittik ve Oslo'daki halkın yazlık evlerinin bulunduğu adaları gemi turuyla baktık.
Gemi turundan sonra sahilde biraz yürüdük.
Sahilin tepesinde kalan, Akerhus Kalesi, 1290 yılında, Norveç’in başkenti Oslo’yu korumak amacı ile yapılmış bir ortaçağ kalesidir. Hapishane olarak da kullanılmıştır.
Kalenin yapımına Kral Haakon V tarafından 1290 yılında başlanmıştır. Kale uzun yıllar başarı ile başta İsveç saldırıları olmak üzere, tüm saldırılara karşı koymuştur. 17.yy.’ın erken dönemlerinde, Kral Christian IV tarafından modernleştirilerek yenilenmiş ve bir Rönesans kalesi görünümünü almıştır.
Sahilde biraz yürüdükten sonra Nobel Barış Merkezine de uğrayabilirsiniz. 1947'de inşa edilmiştir.
Ve sahilde en son gittiğimiz yer Belediye Binası oldu.
Oslo'dan Danimarka'ya tren yolculuğuna çıktık.