Hüseyin Rahmi Gürpınar Meyhanede Hanımlar
23:35:00Hüseyin Rahmi Gürpınar, gözlem gücünü ve dinlediği anıları harmanlayarak kaleme aldığı eserlerine kendisine has mizahı da eklediğinde ortaya okuyucuyu mest eden eserler meydana geliyor. Meyhanede Hanımlar, Son Telgraf tefrika edilmeden önce yazarla yapılan röportajda Fevzi Lütfi (Karaosmanoğlu), Hüseyin Rahmi Gürpınar için; "Türk ruhuna yabancı ve uzak olmayan bir sihirbaz." olarak onu tanımlıyor.
27 sayfalık Meyhanede Hanımlar ise sayfa sayısı olarak az ancak yazıldığı dönemi yansıtan ve derin eleştirilere de sahip derin bir eser. Cumhuriyet'in ilanından sonra kadınların birçok yerde söz sahibi olmasını, kadın-erkek ve aile ilişkisi, sosyal yaşamdaki yeri, kültürel bakış açısı, toplumsal ve siyasal olaylar bakımından gelin Bahriye, Bahriye'nin eşi Şehri Bey ve Bahriye'nin kaynanası üzerinden aktarmıştır. Gelin Bahriye'nin kendisini asla ezdirmemesi ise kadınlara verilen hakkın önemini gösteriyor.
Eserin birçok yerinde diyaloglar yer alıyor. Bu sayede o dönemdeki insan ilişkilerini de daha net biçimde gösterilmiş okuyucuya. Ayrıca bu kısa romanı iki bölüme ayıracak olursam ilkinde gelin kaynana, evlilik ve bireyler arasındaki iletişim gibi konulara dem vurulurken; meyhane bölümünde dönemin alkol yasağının birey ve topluma etkisi, kadınların bir meyhanede gitmesi ve oradaki davranışları, yabancı kültür etkisinin sosyal yaşama etkisi, bazı siyasal ve toplumsal olayların bireye göre değişkenlik göstermesi gibi unsurlar yazarın kendisine has kalemi ile sunulmaktadır.
"...Türk kızları musiki, şan öğrenmeye Avrupa'ya gidiyorlar. Az zaman sonra bu sanat o kadar ucuzlayacak ki sokak ortalarında mandolinleri, gitarları boyunlarına asılı, kemanları koltuklarında gruplar göreceksiniz. Bunlar nafakalarını toplamak için her kahveye, gazinoya, meyhaneye girip çıkacaklar. Türk kızı pek adi barlarda, önü sarhoş dolu pis sahnelerde göbek atacak, arada bir kulise girerek çocuğunu emzirip yine çıkacak... Eğer bu hal bu millet için büyük bir zillet, felaket ise sen bugün niçin yalnız karını düşünüyorsun be adam, neslini düşün. Sensiz bensiz kalacak kızımızın yarın o sahneye ineceği ihtimalini niçin aklına getirmiyorsun? Beyefendiler her şeye izin var, fakat asrın o uğursuz terbiyesine uymak şartıyla..."
Yazarın ileri görüşülüğünü de fark edeceğiniz bu kısa eserde meyhanedeki kısımlarda kahramanların sarhoş olması onların düşüncelerini apaçık bir biçimde görülmesine olanak tanımış. Ben özellikle ihtiyarın konuşlarını sarhoş diye dinlenmediği ancak o döneme dair birçok toplumsal olayları yazarın bu karakter üzerinden kaleme alması mizahı gücünün yüksek olduğunun bir kanıtı niteliğinde.
"Siz, kendi memleketimizin güneşi altında yetişmiş his,adet,ahlak, gelenek çiçeklerimizden toplanmış esaslar üzerine, kendi milli temsil kabiliyetimize göre yazılmış yerli eserler oynamakla burada bir tiyatro eseri yaratabilirsiniz. Yoksa Frenk’in kendi için yazdığı bir oyunun kafasını yarıp gözünü çıkararak Türkçeye uydurmakla uğraşarak değil."
Bu kısa ama derin konulara yer verilmiş eseri mutlaka okumalısınız.
0 yorum