The Theory Of Everything (Her Şeyin Teorisi)

15:35:00

Dün akşam film izlemeye karar verince IMDb puanlarına bakıp bu filmde karar kıldım. Film bittiğinde iyi ki izlemiş dedim. Çünkü filmin konusu, filmdeki oyunculuk ve filmin çekimi beni başka diyarlara başka yerlere götürdü. Kısacası film tam görsel şölendi.



Filmin konusundan bahsetmem gerekirse; 
Ünlü İngiliz Fizikçi ve Bilimadamı Stephen Hawking'in umut dolu hayatını anlatıyor. Kariyerinin ilk yıllarından (doktora yaptığı yıllar) başlayan film; ilk eşi Jane Wilde ile tanışmasını, okulda düşmesinden dolayı ortaya çıkan fiziksel kapasitesini giderek düşüren ALS hastalığına yakalanmasından sonra yaşadıklarını anlatmaktadır.



"- Kozmologlar neye tapar peki?
-Neye mi taparız?
Evrendeki her şeyi açıklayan tek bir birleştirici denkleme.
-Sahi mi?
-Evet.
-Denklem nedir peki?
-Soru da bu işte."



Peki Stephen Hawking kimdir?

"Tek bir denklemle zamanın bir başlangıcının olduğunu kanıtlamak."

"Hawking 8 Ocak 1942 yılında hayata gözlerini açmıştır. 8 yaşındayken Londra'dan 20 mil uzaktaki St Albans'a gitti. 11 yaşında St Albans okuluna kayıt oldu. Buradan mezun olduktan sonra babasının eski okulu Oxford Üniversitesi kolejine devam etti. Babasının tıpla ilgilenmesini istemesine karşın, o matematiği seviyordu. Fakat okulun matematik bölümü mevcut değildi. Bu yüzden onun yerine fizik öğrenimi görmeye başladı. Üç yıl sonra doğa bilimlerinde birinci sınıf onur madalyasıyla ödüllendirildi. Hawking daha sonra kozmoloji (evrenbilim) üzerine çalışmak üzere Cambridge'e gitti. O zamanlar Oxford'da evren bilimi üzerine çalışma yoktu. Cambridge'de danışman olarak Fred Hoyle'u istemesine karşın Dennis Sciama atanmıştı. Doktorasını aldıktan sonra ilk önce araştırma asistanı, daha sonra Gonville and Caius College'de profesör asistanı oldu. 1973'de Gökbilim Enstitüsünden ayrıldıktan sonra Hawking, Uygulamalı matematik ve Kuramsal fizik bölümüne geçti. 1979'dan sonra matematik bölümünde Lucasian matematik profesörü oldu. Bu profesörlük 1663 yılında üniversite parlamento üyesi olan Henry Lucas tarafından kurulmuştu. İlk olarak Isaac Barrow sonra 1669'da Isaac Newton'a verilmişti. Hawking, evrenin temel prensipleri üzerine çalıştı. Roger Penrose ile birlikte Einstein'ın Uzay ve Zamanı kapsayan Genel Görelilik Kuramının, Big Bang'le başlayıp karadeliklerle sonlandığını gösterdi. Bu sonuç Kuantum mekaniği ile Genel Görelilik Kuramı'nın birleştirilmesi gerektiğini ortaya koyuyordu. Bu yirminci yüzyılın ikinci yarısının en büyük buluşlarından biriydi. Bu birleşmenin bir sonucu da karadeliklerin aslında tamamen kara olmadığını, fakat radyasyon yayıp buharlaştıklarını ve görünmez olduklarını ortaya koyuyordu. Diğer bir sonuç da evrenin bir sonu ve sınırı olduğuydu. Bu da evrenin başlangıcının tamamen bilimsel kurallar çercevesinde meydana geldiği anlamına geliyordu."





The Theory Of Everything filmi 2014 yılında çekilmiştir.  Yönetmenliğini James Marsh yapmıştır. Filmde Hawking'i Eddie Redmayne ustalıkla canlandırıyor.İzlerken tüylerim diken diken oldu ve gözyaşlarıma hakim olamadım. Filmin Stephen Hawking hayattayken çekilmesi beni ayrıca mutlu etti çünkü bir kişiyi mutlu etmek bana göre paha biçilemez. Öldükten sonra (bana göre iş işten geçtikten sonra) o kişiyi anmaktansa o kişi hayattayken onu anmak daha önemli.



Stephen Hawking filmi izledikten sonra yaptığı röportajda: "Bence Eddie Redmayne beni çok iyi bir şekilde canlandırdı. Kimi zaman ekranda kendimi gördüğümü sandım." dedi.


Film ilkin 2014 Uluslararası Toronto Film Festivali'nde gösterildi. ABD’de kasım ayında gösterime giren filmin Türkiye'ye geliş tarihi ise 27 Şubat 2015'tir. Bu film Eddie Redmayne'e en iyi erkek oyuncu Oscar'ını kazandırmıştır. Ayrıca en iyi erkek oyuncu BAFTA Ödülleri ve drama dalında en iyi erkek oyuncu Altın Küre'yi de Eddie Redmayne kazanmıştır.



Stephen Hawking'e hastalığı ortaya çıktıktan sonra ona biçilen ömür 2 yıldır. Ama o bugünlere kadar umutla ve sevgiyle gelmiştir. Özellikle de Jane Wilde'in ona olan inancı ve sevgisi sayesinde. Eğer o olmasaydı Stephen Hawking bugünlere gelmesi ve umudunu toplaması zor olurdu. Zaten o da bunun farkında. Jane Wilde'ı Felicity Jones canlandırmıştı. (Onun oyunculuğu da çok etkileyiciydi. Jane'i bana hissettirdi.)



"100 milyar galaksinin varoluşlarında; oldukça ortalama bir yıldızın etrafında dönen, küçük bir gezegende yaşayan primatların gelişmiş bir türü olduğumuz aşikar. Ama medeniyetin şafağı söktüğünden beri insanlar, dünya düzeninin altında yatan bir zeka aradılar. Dünya sınırlarının koşullarına dair hayli özel bir şey olmalıydı.Peki sınır olmayışından daha özel ne olabilir ki? İnsanlığın uğraşlarının da bir sınırı olmamalı.Hepimiz farklıyız. Hayat her ne kadar kötü görünse de her daim başarılı olabileceğiniz bir şey olacaktır. Hayat oldukça umut da olacaktır."



Ben filmi çok beğendim. Kesinlikle tavsiye ederim.

IMdb puanı. 7.7/10
benim puanım 10/10.
Keyifli Seyirler. :)

You Might Also Like

0 yorum