Ayşe Kulin Tutsak Güneş

12:15:00

Gelecekte anlatılabilecek polis devletlerinden biridir Ramanis Cumhuriyeti. Kadın-erkek eşitliği yoktur. 5 çocuğun varsa en gözde ailelerdensindir ve sana altın verirler. Yurt dışına çıkma yasağı ve diğer kantonlara istediğin gibi geçmek çok zordur Merkez'de yaşıyorsan. Tabi bunlar halkın iyiliğini düşündükleri içindir(!) Sansür yasağı ve insanlar arasındaki eşitsizlik de eklenince işte tam polis devleti.

Yuna, merkezde yaşayan bir çok ödül almış bir profesördür. Oğlu Regan doğduktan sonra başka çocuğu olamayacağı için kocası onu para almak için boşamıştır. O da üniversiteye devam etmiş ve annesi Samira torununa bakmak için onda kalmıştır. Regan üstün zekalı çocukların eğitildiği Büyük Saray'da eğitim almıştır. Saray diyip geçmemek lazım herkes istediği gibi giremez. Sadece Uluhan ve Oğulhan'ın akrabaları (zaten baba oğullar) bide sarayda çalışan insanların torpille soktuğu kişiler girebilir.
Yuna hayatından memnundur. Bu yasaklar onlar içindir. Devlet onları hep korur. Bide uykusuzluk çekmese... Bunu için doktor Sorgen'e gider. Doktor Sorgen, Yuna'da Ofglen Sendromu olduğunu düşünür. Yuna da bunun ne olduğunu merak eder fakat bu kelime ya sansörlüyse. Bunun için Batı Kıyı Kanton'da oturan arkadaşı Arike'den bunu araştırmasını rica eder. Çünkü Batı Kıyı'da yaşam Merkez'dekinden daha rahattır. O da savaştıkları olay hakkında intihar bile eden kişilerde görüldüğünü söylediğinde Yuna inanamaz ve bunu kendisinin araştırması gerektiğine kara verir ve arkadaşının yanına gider. Ve orada Tamur'la tanışır. Tamur, Yuna'nın babasının öğrencisi olmuştur ve ona yıllardır aşıktır. 
Yuna'nın hayatı Tamur'un hayatına girmesiyle değişir. Ona aşık olur. Oğlu Regan evlenmeye karar verir ve annesinin muhaliflerin kurduğu örgütte çalıştığını öğrenir. 
Hayatın toz pembe olduğunu düşünen Yuna yaşadığı yerin aslında kötü bir yer olduğunu fark eder. Annesini korumak ve Tamur'a yardım etmek için çünkü oğlu ondan uzak durmasını onun da izlenebileceğini söyler muhaliflere yardım eder. Her şeyi fark eder. Ülkesinin o bildiği ülke olmadığını Güneş'i bile para uğruna sattıklarını öğrenir. 
Her karekter bir simgedir bu kitapta o kadar akıcı bir dille anlatılmıştır ki sanki olayın içinde siz de varmışsınız gibi hissediyorsunuz.
"Çünkü insanlar kendilerine çok acı veren olayları hatırlamak istemezler, beyin de zaman içinde bunların üstüne bir örtü örer." 
"Güç ve itibar insan sayısından kaynaklanmaz. İnsanın kalitesinden kaynaklanır."
"Bizler ve meslektaşların, yani küçük bir zümrenin dışındaki insanlara dikkat etmedin mi hiç? Robottan farksızlar. Ne kadar az şey biliyorlar ve nasıl her söylenene inanıyorlar... Neden? Çünkü düşünmemeleri, sorgulamamaları, ne söylenirse onu yapmaları için her yola başvuruluyor. Bak sen bile bu zekanla, mekanik bir yaşam içinde sorgulamayı bırakmış, neler olduğunu görmeden yaşayıp durmaktasın."
"Bana kim söylemişse bu sözü, haklıydı; hayat akıyordu... Önüne kattığı taşı, toprağı, yaprakları, olayları, anıları beraberinde sürükleyerek, durmaksızın akıyordu... Yeni mecralara doğru."
"Her işin başı, umuttur. Umudu asla kaybetmeyeceksin."
"Dünyada hiçbir toplum, yenilikçileri olmaksızın ilerleyemez."
"Çünkü her hareketin birleştirici bir sembole ihtiyacı vardı ve işte annem, eliyle çizdiği mavi üzerine beyaz kanatlarla, sonsuzluğun, özgürlüğün ve sevginin sembolüydü."



You Might Also Like

0 yorum